Cilt: 29  Sayı: 3 - Aralık 2023
Özetleri Gizle | << Geri
ARAŞTIRMA
1.
COVID-19 Pandemisinin Osteoporoz Hastaları Üzerine Etkisi
The Impact of the COVID-19 Pandemic on Osteoporosis Patients
Gülnur Taşcı Bozbaş, MUSA DÖNMEZ, Imran Kurt Omurlu, Gülcan Gürer
Sayfalar 137 - 142
Amaç: Osteoporoz metabolik kemik hastalıklarının en sık görülen sekli olup, ciddi mortalite ve morbiditeye sebep olabilmektedir. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi sokağa çıkma yasağı, karantina uygulamaları ve hastanelerdeki sağlık hizmetlerinde değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Çalışmamızda pandemi döneminin osteoporoz hastalarımız üzerine olan etkisini araştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: 20 Temmuz-20 Ekim 2020 tarihleri arasında polikliniğe başvuran daha önceden osteoporoz tanısı almış 92 postmenapozal kadın hasta çalışmaya alındı. Hastaların demografik özelliklerinin yanısıra; osteoporoz süreleri, kullandıkları osteoporoz ilaçlar ve pandemi dönemi tedaviyi aksatma durumları ve nedenleri sorgulandı. Bunun yanısıra pandemi öncesi ve pandemi döneminde kırık öyküleri, düşme sıklıkları ve egzersiz durumları değerlendirildi
Bulgular: Çalışmaya alınan 92 osteoporoz hastasının yaş ortalaması 61±8 idi. Pandemi öncesi hastaların %10.9’u egzersiz yapmaktaydı ve bunların %87.5’i pandemi döneminde egzersizi bıraktığını yada azalttığını ifade etti. Pandemi öncesi hastaların %20.7 si, pandemi döneminde ise %17.4’ünün düşme öyküsü mevcuttu (p>0.05).Hastaların osteoporoz tedavisini aksatma durumu incelendiğinde; 1’inin ilacı temin edemediği için, 1’inin gerekli tetkikleri yaptıramadığı için, 5’inin kısıtlamalar nedeniyle evden çıkamadığı için tedavisini aksattığı saptandı. Tedaviyi aksatma durumunun yaşadığı yer yada bilgi düzeyi ile ilişkisinin olmadığı görüldü(p>0.05).
Sonuç: Çalışmamız Covid-19 pandemi döneminin osteoporoz hastalarının gerek ilaç devamlılıklarını, gerekse egzersiz düzeylerini olumsuz etkilediğini gösterdi. Olası benzer durumlarda alınan tedbirlere ilave ek önlemlerin alınmasının faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Objective: Osteoporosis is the most common metabolic bone disease associated with significant mortality and morbidity. The Covid-19 pandemic, which has affected the entire world, has necessitated curfews, quarantine measures, and alterations in hospital health services. Our study aimed to investigate the impact of the pandemic period on our osteoporosis patients.
Materials and Methos: Ninety-two previously diagnosed osteoporosis postmenopausal female patients who presented to the outpatient clinic between July 20, 2020, and October 20, 2020, were enrolled in the study. Besides the patients' demographic characteristics, the duration of osteoporosis, the osteoporosis medications they used, and whether they interrupted the treatment during the pandemic period, and if they did, the reason was questioned. In addition, fracture history, fall frequency and exercise status were recorded before and during the pandemic.
Results: The Patients' mean age was 61±8 years. 10.9% had been exercising before the pandemic, and of these, 87.5% either reduced their exercise frequency or quit exercising during the pandemic. 20.7% of the patients before the pandemic and 17.4% during the pandemic period had a history of falling (p>0.05).When the continuation of osteoporosis treatment was analyzed, 7 (7.6%) patients were found to have interrupted their treatments during the pandemic. Of these, one of them had interrupted treatment due to the inability to obtain the medication, one of them had interrupted treatment due to not having the necessary investigations performed, and five patients had interrupted treatment because they could not leave their homes due to restrictions. It was observed that the interruption of drug treatment was not associated with those living in urban or countryside, or the level of osteoporosis knowledge (p>0.05).
Conclusion: Our study demonstrated that the Covid-19 pandemic adversely affected osteoporosis patients' medication adherence and exercise levels. Therefore, we recommend taking preventive measures of addition existing ones in similar situations
Makale Özeti

2.
Geriatrik Egzersiz Programı Hakkındaki Türkçe Videolar Uygun Mu ve Youtube Güvenilir ve Kaliteli Bilgiler Sağlıyor Mu?
Are Turkish Videos About Geriatric Exercise Program Appropriate and Does Youtube Provide Reliable and Quality Information?
Mustafa Tuna, HATİCE AĞIR
Sayfalar 143 - 149
Amaç:
Bu çalışmanın amacı YouTube’da yer alan illeri yaş egzersiz programı hakkındaki Türkçe videoların güvenliği ve kalitesini araştırmak istedik.

Gereç ve Yöntem:
22 Agustos 2022 tarihinde Türkiye'deki popüler arama motoru olan Youtube kullanılarak bir internet taraması yapılarak illeri yaş için önerilen egzersizler değerlendirildi. 40 tane Youtube videosu iki denetçi (fiziyatrist ) tarafından puanlandırıldı. Çalışmaya dâhil edilen videolar, DISCERN aracı ve GQS kıyaslamaları kullanılarak değerlendirildi. Ayrıca video süresi, beğenmesi, beğenmemesi, yorum sayısı, videonun internetteki süresi, video power indeksi(VPI), görüntüleme oranı ve beğenme oranları değerlendirildi.
Bulgular:
Her iki gözlemcinin değerlendirilmesine göre videolar orta-kötü kalitede olduğu saptandı. Birinci gözlemcinin DİSCERN skoru ortalaması 41,3±17,5 iken ikinci gözlemcinin DİSCERN skoru ortalaması 44,2±17,1 olarak bulunmuştur ve yapılan analize göre ICC değeri 0,898 olarak bulunmuş olup çok iyi uyum olduğu görülmüştür. İki gözlemci arasında DİSCERN skoru kategorisi açısından yüksek düzeyde uyum olduğu görülmüştür (κ =0,683, p<0,001). Yine her iki gözlemciye göre videoların GQS ortalaması orta-kötü sonuç olarak saptandı ve her ikisi arasında pozitif yönde kolerasyon saptandı.
Sonuç:
Youtube üzerinde illeri yaş egzersiz programları hakkında yer alan videoların içeriği genel olarak yetersiz veya kalitesiz olduğu saptandı. Uluslararası kılavuzları baz alan daha yüksek kalitede ve bilgi seviyesinde videolar hazırlanması, hasta uyumu ve egzersiz programlarına yönelik kamu farkındalığının artırılmasına katkı sağlayabilecek videolara ihtiyaç olduğu saptandı.
Aim:
The aim of this study was to investigate the safety and quality of Turkish videos about the provincial age exercise program on YouTube.

Materials and Methods:
On August 22, 2022, an internet search was made using Youtube, the popular search engine in Turkey, and the exercises recommended for the ages were evaluated. 40 Youtube videos were rated by two supervisors (physiatrists). The videos included in the study were evaluated using the DISCERN tool and GQS benchmarks. In addition, video duration, likes, dislikes, number of comments, duration of the video on the internet, video power index (VPI), viewing rate and liking rates were evaluated.
Results:
According to the evaluation of both observers, the videos were found to be of medium to poor quality. While the average DISCERN score of the first observer was 41.3±17.5, the average of the DISCERN score of the second observer was 44.2±17.1, and according to the analysis, the ICC value was found to be 0.898 and it was seen that there was a very good agreement. There was a high level of agreement between the two observers in terms of the DISCERN score category (κ = 0.683, p<0.001). Again, according to both observers, GQS average of the videos was determined as moderate-poor results and positive correlation was found between both.
Conclusion:
It was determined that the content of the videos on Youtube about the age exercise programs was generally inadequate or of poor quality. It has been determined that there is a need for videos that can contribute to the preparation of higher quality and informational videos based on international guidelines, and to increase public awareness about patient compliance and exercise programs.
Makale Özeti

3.
Erkek Hastalarda Antropometrik ve Ultrasonografik Kas ve Deri Altı Yağ Kalınlığı Ölçümleri ile Osteoporoz Arasındaki İlişki
The Relationship between Anthropometric and Ultrasonographic Muscle and Subcutaneous Fat Thickness Measurements and Osteoporosis in Male Patients
Bilinc Dogruoz Karatekin, Erkan Mesci, Afitap Icagasioglu
Sayfalar 150 - 155
Amaç: Bu çalışmada 50 yaş üzeri osteoporotik erkeklerde osteoporoz şiddeti ile yağ ve kas kütlesi ve kuvveti arasındaki ilişki antropometrik ve ultrasonografik ölçümlerle karşılaştırıldı.
Gereç ve Yöntem: Fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğine başvuran 43 osteoporotik erkekte, dual enerji x-ray absorbtiometri (DXA) T-skorları ve kemik mineral yoğunlukları (KMY) ile osteoporoz şiddeti, Jamar Hand Dynanometer ile el kavrama kuvveti, antropometrik orta kol kas çevresi (MAMC) ve ultrasonografik orta-üst kol kas kalınlığı ölçümü ile kas kütlesi, triseps skinfold kalınlığı kaliper ve ultrasonografik triseps cilt altı yağ kalınlığı ölçümü ile cilt altı yağ kalınlığı değerlendirildi. Hastaların sigara kullanımı not edildi ve uluslararası fiziksel aktivite anketi (IPAQ) ile fiziksel aktivite düzeyleri değerlendirildi.
Bulgular: MAMC ile femur boyun T-skoru, femur total T-skoru, femur total KMY, ultrasonografik orta-üst kol kas kalınlığı ve triseps skinfold kalınlığı ile istatistiksel olarak anlamlı korelasyon saptandı (p<.05, r=391, r=.358, r=319, r=352, r=440, sırasıyla). Ultrasonografik orta-üst kol kas kalınlığı ile femur boyun T-skoru, femur boyun KMY, femur total T-skoru ve el kavrama kuvveti ile istatistiksel olarak anlamlı korelasyon saptandı (p<.05, r=500, r=.315, r= 396, r=407, sırasıyla). Triseps skinfold ölçümü triseps subkutan yağ kalınlığı ile, MAMC ile ve el kavrama kuvveti ile anlamlı korele saptandı (p<.01, r=.502, r=.440, r=.413, r=.352, r=-.440, respectively).
Sonuç: MAMC ve ultrasonografik orta-üst kol kas kalınlığı ölçümü osteoporoz şiddeti ile ilişkilidir. Basit ve hızlı ultrasonografik ve antropometrik ölçümler erkeklerde osteoporoz ve sarkopeni ile ilgili bilgi verebilir.
Objective: In this study, the relationship between osteoporosis severity and fat and muscle mass and strength in osteoporotic men was compared with anthropometric and ultrasonographic measurements.
Materials and Methods: Forty-three osteoporotic men who applied to the physical medicine and rehabilitation outpatient clinic were evaluated as follows: osteoporosis severity by dual energy x-ray absorbtiometry (DXA) T-scores and bone mineral densities (BMD), muscle strength by Jamar Hand Dynanometer, muscle mass by anthropometric mid arm muscle circumference (MAMC) and ultrasonographic mid-upper arm muscle thickness, subcutaneous fat thickness by triceps skinfold thickness caliper and ultrasonographic triceps subcutaneous fat thickness. The smoking use of the patients was noted and their physical activity levels were evaluated with the international physical activity questionnaire (IPAQ).
Results: A statistically significant correlation was found with MAMC and femur neck T-score, femur total T-score, femur total BMD, mid-upper arm muscle thickness and triceps skinfold thickness caliper (p<.05, r=.391, r=.358, r=.319, r=352, r=.440, respectively). A statistically significant correlation was found with mid-upper arm muscle thickness and femur neck T-score, femur neck BMD, femur total T-score and hand grip strength (p<.05, r=.500, r=.315, r=.396, r=.407, respectively). Triceps skinfold measurement was significantly correlated with ultrasonographic triceps subcutaneous fat thickness, MAMC and hand grip strength (p<.01, r=.502, r=.440, r=.413, r=.352, r=-.440, respectively).
Conclusion: MAMC and ultrasonographic mid-upper arm muscle thickness measurements are associated with the severity of osteoporosis. Simple and rapid ultrasonographic and anthropometric measurements can provide information about osteoporosis and sarcopenia in men.
Makale Özeti

4.
Fiziksel tıp ve rehabilitasyon servisinde yatarak tedavi alan hastalarda D vitamin düzeylerinin değerlendirilmesi
Evaluation of vitamin D levels in patients receiving inpatient treatment in physical medicine and rehabilitation service
Esra Şahingöz Bakırcı, Gülseren Demir Karakılıç, Ferda Büyük
Sayfalar 156 - 160
Amaç: Çalışmamızın amacı fiziksel tıp ve rehabilitasyon (FTR) servislerinde yatarak tedavi alan hastalarda D vitamini eksikliği oranını ve hasta gruplarına göre dağılımını belirlemektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya ikinci basamak bir devlet hastanesinin FTR servislerinde 01.01.2017- 01.08.2022 tarihleri arasında yatarak tedavi alan 805’i kadın ve 405’i erkek olmak üzere toplam 1210 hasta retrospektif olarak dahil edildi. Tüm hastaların yaş, cinsiyet, hastaneye yatış tanısı, hastaneye yatışında bakılan 25-hidroksivitamin D (25(OH)D), kalsiyum, fosfor ve parathormon değerleri kaydedildi.
Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması 64 (54-72)’tü. Ortalama 25(OH)D düzeyi 13,16 (8.73-19.36) ng/mL'ydi. Hastalar fizik tedavi program aldıkları tanılara göre gruplara ayrıldığında ve 25(OH)D değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı farklılık saptandı (p=0.020). En düşük ortanca değeri dizin iç bozukluğu, kas ve tendon yaralanması olan grupta bulunurken; bunu nörolojik rehabilitasyon grubu izledi. En yüksek ortanca değeri ise ortopedik rehabilitasyon grubunda olan hastalarda bulundu. Hastaların %93,9’unda D vitamini eksiklik veya yetersizliği saptandı. En yüksek ciddi eksiklik oranı ise nörolojik rehabilitasyon grubundaydı (%38,1).
Sonuç: FTR servislerinde yatan hastalar D vitamini eksikliği açısından risk altında olan bir popülasyondan oluşmaktadır. Bu nedenle hastalarımızın servislere kabul aşamasında D vitamini değerinin rutin ölçüm yapılıp, replasman ve idame tedavilerinin yapılmasının optimal rehabilitasyon sonuçlarına ulaşabilmek açısından faydalı olabileceğini düşünmekteyiz.
Objective: The study aimed to determine the prevalence of vitamin D deficiency in hospitalized patients who received physical medicine and rehabilitation (PMR) programs and the distribution of vitamin D deficiency according to patient groups.
Materials and Methods: A total of 1210 patients (805 females and 405 males) who received a PMR program in the inpatient clinics of a secondary state hospital between 01.01.2017 and 01.08.2022 were retrospectively included in the study. Age, gender, hospitalization diagnosis, 25-hydroxyvitamin D (25(OH)D), calcium, phosphorus, and parathormone (PTH) levels were recorded.
Results: The median age of the patients included in the study was 64 years (54-72). The median 25(OH)D level was 13.16 (8.73-19.36) ng/mL. When the patients were divided into groups according to the diagnoses for which they received the physical therapy program, and 25(OH)D values were compared, a significant difference was found between the groups (p=0.020). The lowest median value was found in the group with internal derangement of the knee, muscle, and tendon injury group, followed by the neurologic rehabilitation group. The highest median 25(OH)D value was found in the orthopedic rehabilitation group. Vitamin D deficiency or insufficiency was found in 93,9% of the patients. The neurologic rehabilitation group had the highest severe
deficiency ratio (38,1%).
Conclusion: Patients hospitalized in PMR services are at risk for vitamin D deficiency. Therefore, we think measuring vitamin D levels during hospitalization and providing replacement and maintenance treatments if deficiency is detected may improve rehabilitation outcomes.
Makale Özeti

5.
Nokturnal Bacak Kramplarının Tedavisinde Kuru İğnelemenin Etkisi: Randomize Kontrollü Bir Çalışma
Does Dry Needling Contribute to Conventional Treatment on Nocturnal Leg Cramps? A Randomized Controlled Study
Mustafa Hüseyin Temel, Yusuf Celik, Merve BOZDAĞ, fatih bağcıer
Sayfalar 170 - 176
AMAÇ: Nokturnal bacak krampları (NBK), geceleri alt ekstremitelerde, en sık baldır kaslarında görülen ağrılı kasılmalardır. Literatürde kuru iğneleme (Kİ) tedavisinin çeşitli kas – iskelet sistemi ağrılarında etkinliğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu çalışma, Kİ'nin NBK tedavisindeki etkinliğini incelemeyi amaçlamıştır.

YÖNTEMLER: 42 hasta iki gruba randomize edildi. Birinci gruba germe egzersizleri verilirken, ikinci gruba ise germe egzersizleri ile birlikte gastroknemius kasındaki tetik noktalara Kİ uygulandı. Kramp süresi (KS), kramp sayısı (KSa), kramp şiddeti (KŞ), algometrik ağrı eşiği ölçümleri (AAÖ) ve Pittsburgh uyku kalitesi indeksi (PSQI) değerleri tedaviden önce, sonra ve üç ay sonra kaydedildi.

BULGULAR: Çalışma öncesi parametreler açısından gruplar arasında fark yoktu.
iki grupta da tedavi sonrasında ve üçüncü ayda KS, KŞ ve PSQI skorlarında anlamlı bir düşüş ve AAÖ değerlerinde artış görüldü (p<0.001). Tedavi sonrası ölçümlerde, gruplar arasında, Kİ grubunda KŞ (p<0.001) ve PSQI (p=0.002) değerlerinde anlamlı düşüş ve AAÖ (p=0.001) değerinde artış görülürken, KSa (p=0.545) ve KS(p=0.140) değerlerinde fark bulunmadı. Üç aylık takipte, gruplar arasında, Kİ grubunda KS (p=0.016), KŞ(p<0.001) ve AAÖ'de (p=0.003) anlamlı bir düşüş görülürken, PSQI (p=0.229) ve KS'de (p=0.175) fark görülmedi.

SONUÇLAR: Kİ, NBK tedavisinde kısa ve orta vadede ağrıyı, krampların süresini ve şiddetini azaltmada ve uyku kalitesini iyileştirmede etkili bir yöntemdir.
BACKGROUND: Nocturnal calf cramps (NCC) are painful contractions of the lower limbs at night, most commonly in the calf muscles. Many trials demonstrated that dry needling (DN) effectively treats various musculoskeletal conditions.This study aimed to examine the effectiveness of DN in treating NCC.

METHODS: 42 patients were randomized into two groups. The first group received stretching exercises, and the second group received stretching exercises and DN to trigger points in the gastrocnemius muscle. The cramp duration (CD), the number of cramps (NOC), cramp intensity (CI), algometric measurements of pain thresholds (PPT), and Pittsburgh sleep quality index (PSQI) values were recorded before, after, and three months after treatment.

RESULTS: There was no difference between the groups regarding the parameters
Investigated before intervention. Both groups had a significant decrease in NOC, CI, and PSQI scores and an increase in PPT values after treatment and the third month (p<0.001). At post-treatment measures, between the groups, there was a significant decrease in CI(p<0.001) and PSQI (p=0.002), and increase in PPT (p=0.001) in the DN group, and no difference in NOC (p=0.545) and CD (p=0.140). At the 3-month follow-up, between the groups, there was a significant decrease in NOC (p=0.016), CI (p<0.001), and increase in PPT (p=0.003) in the DN group and no difference in PSQI (p=0.229) and CD(p=0.175).

CONCLUSIONS: DN in the treatment of NCC in the short and medium term is an effective method of reducing pain, decreasing the duration and intensity of cramps, and improving sleep quality.
Makale Özeti

6.
Türk Ankilozan Spondilit hastalarında osteoproz ve osteoporotik vertebral fraktür prevalansı: retrospektif kesitsel çalışma
Prevalence of osteoporosis and osteoporotic vertebral fractures in Turkish patients with Ankylosing Spondylitis: A retrospective cross-sectional study
Yeşim Kirazlı, ece Cinar, duygu kerim, Gonca Karabulut
Sayfalar 177 - 181
Amaç: Ankilozan spondilit (AS), spondiloartropati (SpA) ailesinin prototipi olup kemik iliği ödemi, osteit, erozyonlar ile entezopati, yeni kemik oluşumu ve sklerozun bir arada seyrettiği, omurgayı etkileyen bir enflamatuvar hastalıktır. Özellikle erken dönemlerde omurgada kemik mineral yoğunluğu (KMY) azalması, ileri dönemde hareket kısıtlılığı, kas güçsüzlüğü ile birlikte osteoporotik kırıklara zemin hazırlar. Bu retorspektif çalışmada, AS’li hastalarda retrospektif olarak osteoporoz (OP) varlığı ve osteoporotik vertebral kırık prevalansını değerlendirmeyi amaçladık
Gereç ve Yöntem: Araştırmaya Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ve Romatoloji polikliniklerinden AS tanısı ile takipli ve son 1 yıl içerisinde KMY ölçümü yapılmış hastalar dahil edilmiştir. Gönüllülerin demografik ve hastalık özellikleri, KMY, varsa vertebra radyografik incelemeleri, d vitamini, Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi (BASDAI) skorları ve kullandıkları ilaçlar hasta dosyalarından kayıt edilmiştir. Daha sonra KMY ölçümüne göre OP saptanan ve saptanmayan hastalar, incelenen klinik parametreler açısından karşılaşıtırılmıştır.
Bulgular: Polikliniklere ardışık olarak başvuran ve dahil edilme kriterlerini karşılayan 100 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların %48inde osteoproz ve osteopeni saptanmıştır. Hastların 60 adetinin son 1 yîl içerisinde çekilmiş iki yönlü vertebral direk grafileri mevcut olup, hastaların %16sında vertebral çökme kırıkları saptanmıştır. OP mevcut olan ve olmayan hastalar arasında yaş, cinsiyet, hastalık süresi ve femur boyun ve total kalça T skorları açısıdan anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). İncelenen klinik parametreler ile OP ile ilişkili değişkenler arasında anlamlı ilişki izlenmemiştir (p>0.05).
Sonuç: AS hastalarında OP varlığı, kırık riski açısından anlamlı olup, tekrarlayan vertebral kırıklar hastalığa bağlı omurga deformitesini daha da şiddetlendirebilir. Ağrı ve fonksiyon kaybının önlenebilmesi açısından hekimlerin bu hasta grubunda OP riskinin farkında olması önemlidir.
Aim: Ankylosing spondylitis(AS) is a chronic inflammatory disease mainly affecting the vertebral column that is the prototype of the spondyloarthritides (SpA) and is characterized by bone marrow edema, osteitis, erosions, enthesopathy, new bone formations and sclerosis. A decrease in bone mineral density BMD, in addition to later restrictions in movement and muscle weakness, predisposes the patient to osteoporotic fractures. In this retrospective study, we aimed to assess the prevalence of osteoporosis (OP) and osteoporotic vertebral fractures.Materials and methods: This study was conducted in Ege University School of Medicine departments of Physical Medicine and Rehabilitation and Rheumatology on patients who were diagnosed with AS and who had in the previous year received a BMD examination. Demographic and disease information, Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index (BASDAI) scores and if present, findings of vertebral radiographs and vitamin D levels were recorded from patient files. These parameters were used to compare patients with or without OP.Results: 100 consecutive patients that were seen in our outpatient clinic and who met the inclusion criteria were enrolled in this study. In BMD examinations, 48% of subjects were found to have osteoporosis or osteopenia. 60 radiographs were reached and 16% of subjects were found to have at least one vertebral fracture. We detected a significant difference between these groups regarding age, sex, disease duration and BMDand T scores at the levels of femur neck and total hip (p<0.05). We did not detect a significant correlation between clinical parameters and parameters related to OP (p>0.05)Conclusion: The presence of concomitant OP in patients with AS is significant for increased fracture risk, also recurrent vertebral fractures may exacerbate the spinal deformities caused by the disease itself. It bears importance that clinicians be aware of increased risk of OP to be able to better manage pain and function loss in this patient population.
Makale Özeti

EDITÖRE MEKTUP
7.
Ankilozan spondilitli hastalarda uyku kalitesi
On the subject of sleep quality in patients with Ankylosing Spondylitis
Ece Çınar, duygu kerim, Yeşim Kirazlı
Sayfalar 182 - 183
Ankilozan Spondilit (AS)’in karakteristik özelliklerinden olan kronik ağrı, enflamasyon, fonksiyon kaybı, immobilizasyon ve sistemik tutulumların uyku problemlerine de yol açabileceği öne sürülmüştür. AS hastalarının neredeyse %70-90’I arasında bir oranında uyku sorunlarının görüldüğü bildirilmiştir. Hem klinik hem de akademik amaçla uyku kalitesini ve uyku süresini ölçmeyi amaçlayan pek çok ölçek mevcuttur. Bizler, 70 AS hastasında bir pilot çalışma yaparak her gönüllüden uyku kalitesini değerlendiren tek bir soruyu yanıtlamasını istedik. Bu soru Hamilton Anksiyete Skalasının uykuyu değerlendiren 4. Sorusundan alınmış olup bireyden uyku kalitesini 0 ile 4 arasında puanlaması istenir, 0 puan hiç uyku sorunu yok anlamına gelirken, 4 puan çok şiddetli uyku sorunu anlamı taşır. Hastalarımız bu soruyu doğru bir şekilde anlamış ve hızlı bir şekilde yanıtlamışlardır ve rutin klinik hizmetlerinde bir yavaşlama yaşanmamıştır. Hastalarımızın neredeyse %90’ı farklı düzeylerde uyku bozukluğu ile uyumlu yanıt vermiştir. Uyku bozukluğu düzeyi ile Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi skoru arasında da anlamlı korelasyon saptanmıştır (p<0,05, r: 0,34). Klinik ortamda uyku kalitesini değerlendirmek çok vakit almamaktadır ve hastaların hem fiziksel hem de mental iyilik durumu hakkında bilgi vermesi açısından değerlidir.
Chronic pain and inflammation, loss of function, immobility and systemic involvement that are all characteristics of Ankylosing Spondylitis (AS) have been proposed to cause sleep problems. Almost 70-90% of patients with AS are reported to suffer from disturbed sleep. There are many indices that aim to assess quality and duration of sleep in clinical and academic settings. We have carried out a pilot study and enrolled 70 patients with AS and questioned each subject with a single question that assessed their quality of sleep. This question was taken from the 4th item of the Hamilton Anxiety Scale and has been previously used in this population. We have asked patients to assess their sleep quality and score it from 0 to 4, 0 denoting no sleep disturbance and 4 denoting very severe sleep disturbance. The question was well understood and answered fast, causing no delay in routine patient care. Almost 90% of our patients reported some level of sleep disturbance. We have found a significant correlation between disease activity measured by Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index (BASDAI) and severity of sleep disturbance (p<0.05, r: 0.34). Assessing quality of sleep in the routine clinical setting does not need to take a very long time and carries valuable information regarding patients’ physical and mental wellbeing.
Makale Özeti

8.
Düzeltme: Postmenopozal Osteoporoz Tedavisinde Denosumabın Etkinliği: Bir Yıllık Takip, Tek Merkezli Çalışma
Correction: Efficacy of Denosumab in the Treatment of Postmenopausal Osteoporosis: One-Year Follow-up, Single Center Study
İsmail Tunçekin, SERVER İLTER
Sayfalar 184 - 185
2021 yılı 3.sayıda “Postmenopozal Osteoporoz Tedavisinde Denosumabın Etkinliği: Bir Yıllık Takip, Tek Merkezli Çalışma” adlı çalışmayı özenle okudum ve çalışmada yer alan maddi hataların bilimsel literatürü yanıltmaması ve meta-analizlerde hatalı bilgilerin yer almaması için bu mektubu yazıyorum.
I have carefully read the study titled "Effectiveness of Denosumab in the Treatment of Postmenopausal Osteoporosis: One-Year Follow-up, Single Center Study" in the 3rd issue of 2021, and I am writing this letter so that the material errors in the study do not mislead the scientific literature and incorrect information is not included in the meta-analyses.
Makale Özeti