Volume: 28  Issue: 3 - 2019
Hide Abstracts | << Back
1.Minimal invasive radioguided ectopic parathyroidectomy in upper mediastinum; case report
Zehra Pınar Koç, Turgut Karlıdağ, Pelin Özcan Kara, Abdulvahap Akyiğit, Ferda Dağlı
Page 0
Bu vaka sunumunda çok sayıda boyun operasyonu öyküsü ve kalıntı üst mediastinal ektopik paratiroid adenomu olan ve başarılı bir şekilde radyoişaretli minimal invaziv yaklaşımla opere edilen bir vakayı sunmak istedik.
In this case report we want to present a case with history of multiple previous neck explorations with persisting upper mediastinal ectopic parathyroid adenoma that underwent a successful operation with radioguided minimal invasive approach.
Abstract

2.Incidental “Urinoma” in 18F-FDG PET / CT Scan
Aziz Gültekin, Olga Yaylalı, Tarık Şengöz, Doğangün Yüksel
Page 0
47 yaşındaki Ürotelyal kanserli erkek hastaya primer evreleme için 18F-FDG PET /BT görüntüleme yapıldı. 18F-FDG PET/BT görüntülemesinden 15 gün önce üreteroskopi ile biyopsi yapılan hastanın sağ retroperitenal bölgesinde “Ürinoma” ile uyumlu 18F-FDG birikimi gözlendi.
18F-FDG PET/CT scanning was performed for the primary staging of a 47-years-old man with urothelial carcinoma. The patient underwent biopsy by ureteroscopy 15 days ago and the PET images revealed 18F-FDG accumulation in the right retroperitenal region, compatible with "Urinoma".
Abstract

3.Diagnostic Value of Bone SPECT/CT in Patients with Suspected Osteomyelitis
Pelin Arıcan, Berna Okudan Tekin, Rıza Şefizade, Seniha Naldoken
Page 0
GİRİŞ ve AMAÇ: Retrospektif çalışmamızda osteomyelitin değerlendirilmesinde ve hasta yönetiminde SPECT/BT'nin üç fazlı kemik sintigrafisi/ SPECT'e katkısı araştırıldı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Osteomiyelitten şüphelenilen 85 hasta çalışmaya dahil edildi. Osteomiyelit şüphesi bulunan bölgeye Tc-99m MDP üç fazlı kemik sintigrafisi ve SPECT / BTyapıldı. SPECT/BT bulguları planar görüntü / SPECT bulguları ile karşılaştırıldı. Planar kemik taraması / SPECT ve SPECT / BT bulguları iki gruba ayrıldı: Osteomiyelit olmayanlar ve osteomiyelit olanlar. Tüm hastalarda sintigrafik tanı, klinik takip, laboratuvar, mikroskopik-bakteriyolojik inceleme, radyoloji, cerrahi ve patoloji ile doğrulanmıştır.
BULGULAR: SPECT / BT, 14/85 (% 16.5) hastada tanı ve tedavi planlamasını değiştirdi. SPECT / BT, osteomiyelitin belirlenmesinde planar görüntüler / SPECT görüntülemeye göre anlamlı derecede üstün bulundu (kappa değeri planar tarama / SPECT için 0.626, SPECT / CT için 0.929 ). SPECT / BT, kronik osteomyelitin saptanmasında istatistiksel olarak daha başarılıydı ve akut osteomiyelitten kronik osteomyelitin ayırt edilmesinde faydalı oldu (kappa- değer düzlemsel tarama / SPECT için 0.541, SPECT / BT için 0.944).
TARTIŞMA ve SONUÇ: SPECT / BT, üç fazlı kemik sintigrafisi / SPECT ile karşılaştırıldığında osteomiyelit değerlendirilmesinde tanı doğruluğunu arttırmaktadır. SPECT / BT hastaların teşhis ve yönetimini değiştirebilir.
INTRODUCTION: The aim of our retrospective study was evaluated the contribution of SPECT/CT in three phase bone scintigraphy/SPECT for the assessment of osteomyelitis and patient’s management.
METHODS: Eighty-five patients who were suspected osteomyelitis were included in this study. Tc-99m MDP three phase bone scintigraphy and SPECT/CT were performed to the region of suspected osteomyelitis. SPECT/CT findings were compared with the findings of planar images/SPECT. Both planar bone scan/SPECT and SPECT/CT findings were divided into two groups: No osteomyelitis and osteomyelitis. In all patients, scintigraphic diagnosis was confirmed by clinical follow up, laboratory, microscopic-bacteriological examinations, radiology, surgery, and pathology.
RESULTS: SPECT/CT changed the diagnosis and treatment planning in 14/85 (16.5%) patients. SPECT/CT was significantly superior to planar scan/SPECT imaging for determining osteomyelitis (kappa value was 0.626 for planar scan/SPECT, 0.929 for SPECT/CT). SPECT/CT was statistically more successful in detection of chronic osteomyelitis, and useful in differentiating chronic osteomyelitis from acute osteomyelitis (kappa value was 0.541 for planar scan/SPECT, 0.944 for SPECT/CT).
DISCUSSION AND CONCLUSION: SPECT/CT increases diagnosis accuracy in the evaluation of osteomyelitis when it is compared with three phase bone scintigraphy/SPECT. SPECT/CT can change the diagnosis and management of the patients.
Abstract

4.Ileal Neuroendocrin Tumor Metastasis to Breast Diagnosed With Ga-68 DOTATATE PET/CT
Sevda Saglampinar Karyagar, Osman Güven, Savaş Karyağar
Page 0
İyi diferansiye ileal nöroendokrin tümörlerin (NET) meme metastazı oldukça nadirdir. 62 yaşında iyi diferansiye NET tanılı kadın hastaya, metastatik lezyonlarının somatostatin analoğu ve everolimus ile tedavi görmekte iken progrese olması nedeniyle yeniden evreleme amacıyla Ga-68 DOTATATE pozitron emisyon tomografisi/bilgisayarlı tomografi (PET/BT) görüntüleme yapıldı. Ga-68 DOTATATE PET/CT görüntülemede, sol meme üst dış kadrandaki subsantimetrik nodüler lezyonda yoğun artmış aktivite tutulumu izlendi. Lezyondan yapılan trucut biyopsinin histopatolojik incelemesinde iyi diferansiye NET metastazı olduğu tespit edildi (Ki-67 proliferasyon indexi 1%).
Breast metastasis of the well differentiated neuroendocrin tumor (WDNET) of the ileum is very rare. A case of a 62 years old woman with ileal WDNET, who underwent restaging with Ga-68 DOTATATE positron emission tomography/computed tomography (PET/CT) due to progression of metastatic lesions under the treatment with somatostatin analog and everolimus. Ga-68 DOTATATE PET/CT demonstrated intense increased uptake in the subsantimetric nodular lesion in the upper outer quadrant of the left breast. The histopathologic findings obtained by trucut biopsy revealed WDNET metastasis (Ki-67 proliferation index 1%).
Abstract

5.PET/CT findings of a patient with cardiac metastases of subungual malign melanoma
Özgül Ekmekçioğlu, Pelin Arıcan, Şermin Meşe, Nihal Kaplan, Mesut Kafi, Duygu Şimşek, Mehmet Şükrü Ertürk
Page 0
Subungual malign melanom tanılı 58 yaşında erkek hasta tüm vücut 18F-FDG PET/BT görüntülemesi için birimimize başvurdu. PET/BT görüntüleri incelendiğinde kardiyak kesitlerde sol ventrikül düzeyinde fizyolojik papiller kas aktivitesine benzer görünümde artmış FDG tutulumu saptandı. BT kesitlerinde ventriküler kavitede kontrast dolum defekti izlendi. PET/BT sonrasında yapılan MR görüntülemesi ile olguda kardiyak malign melanom metastazı ile uyumlu bulgular olduğu saptandı.
A 58–year old patient with a history of subungual malign melanoma referred to our department for a 18F-FDG PET/CT whole body scan. An un-expected FDG uptake in left ventricule which mimics physiological papillary muscle uptake was detected. Filling defect of intravenous contrast in CT images was also demonstrated in left ventricule cavity. Following MRI scan confirmed cardiac mass with metastatic features of malign melanoma in left ventricule.
Abstract

6.Correlation of SUVmax and Apparent Diffusion Coefficient values detected by Ga-68 PSMA PET/MRI in primary prostate lesions and their significance in lymph node metastasis: Preliminary results of an on-going study
Lebriz Uslu-beşli, Barış Bakır, Sertac Asa, EKREM GUNER, Cetin Demirdag, Onur Erdem Şahin, Emre Karayel, MUHAMMET SAIT SAGER, Haluk Burçak Sayman, Kerim Sonmezoglu
Page 0
GİRİŞ ve AMAÇ: Ga-68 PSMA PET’in primer prostat lezyonunu saptamada multiparametrik prostat MRG'den (mpMRG) daha doğru olduğu gösterilmiştir. Hibrit PET/MR kullanarak (1) primer prostat lezyonlarında SUVmaks ve Görünür Difüzyon Katsayısı (ADC) arasındaki korelasyonu tespit etmeyi ve (2) lenf nodu metastazı tespitinde prognostik değerlerini değerlendirmeyi amaçlıyoruz.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Biyopsi ile prostat kanseri tanısı almış, biparametrik prostat MRG (bp-MRG) ile birlikte Ga-68 PSMA PET/MR yapılmış 26 hasta çalışmaya alındı. İndeks lezyonların SUVmaks, SUVortalama ve ADC değerleri, hem en yüksek SUVmaks olan piksel etrafında 1 cm² çapında ilgi alanı (ROI) çizerek (ROI-1) hem de bp-MRI tarafından tespit edilen prostat tümörünün sınırlarını takip eden bir başka ROI çizerek (ROI-2) kaydedildi. Lenf nodu (LN) metastazı varlığı PSMA PET/MR'ye göre belirlendi.
BULGULAR: SUVmaks ve ADC arasında ters korelasyon saptandı (b=800 için ROI-1: p=0.010; ROI-2: p=0.017). SUVmaks ve SUVortalama değerleri LN metastazlı hastalarda daha yüksek bulundu ve ADC değeri ROI-1 için LN metastazlı hastalarda daha düşüktü. SUVmaks sınır değeri ROI-1 için 19.8 ve ROI-2 için 20.9 alındığında LN metastazının saptanmasında duyarlılık ve özgüllük sırasıyla %77.8 ve % 76.5 olarak bulundu. Buna karşılık ADC (b = 800) sınır değeri 0.92x10-3 mm²/s alındığında duyarlılık ve özgüllük sırasıyla %87.5 ve %76.5 olarak saptandı. SUVmaks/ADC (b = 800) oranı, duyarlılığı ve özgüllüğü sırasıyla %100 ve %82.4'e yükseltti.
TARTIŞMA ve SONUÇ: SUV ve ADC değerleri primer prostat lezyonlarında ters korelasyon gösterir ve her iki değerin birlikte kullanımı primer prostat lezyonlarının tespitinde hibrit PET/MR'nin tanısal doğruluğunu arttırır.
INTRODUCTION: Ga-68 PSMA PET has been shown to be more accurate than multiparametric prostate MRI (mpMRI) in detection of primary prostate lesion. Using hybrid PET/MRI we aim (1) to detect the correlation between SUVmax and Apparent Diffusion Coefficient (ADC) in primary prostate lesions and (2) to assess their prognostic value in lymph node metastasis detection.
METHODS: Twenty-six patients, who were diagnosed for prostate cancer with biopsy and had Ga-68 PSMA PET/MRI together with biparametric prostate MRI (bp-MRI) were included. SUVmax, SUVmean and ADC were recorded for index lesions drawing region of interest (ROI) 1 cm² around the pixel with the highest SUVmax (ROI-1) and another ROI following borders of prostate tumor detected by bp-MRI (ROI-2). Presence of lymph node (LN) metastasis was recorded according to PSMA PET/MRI.
RESULTS: SUVmax was inversely correlated with ADC (ROI-1: p=0.010; ROI-2: p=0.017 for b=800). SUVmax and SUVmean were both higher in patients with LN metastasis and ADC was lower in patients with LN metastasis for ROI-1. SUVmax cut-off 19.8 for ROI-1 and 20.9 for ROI-2 has sensitivity and specificity of 77.8% and 76.5%, respectively for detection of LN metastasis, whereas ADC (b=800) cut-off 0.92x10-3 mm²/s has sensitivity and specificity of 87.5% and 76.5%, respectively. SUVmax/ADC (b=800) ratio increased the sensitivity and specificity to 100% and 82.4%, respectively.
DISCUSSION AND CONCLUSION: SUV and ADC values are inversely correlated in primary prostate lesions and presence of both values may add up with each other, thereby increase diagnostic accuracy of hybrid PET/MRI in detection of primary prostate lesions.
Abstract

7.Solitary Pulmonary Nodule: Morphological Effects on Metabolic Activity Assessment
Mehmet Erdoğan, Şehnaz Evrimler, Hüseyin Aydın, Adnan Karaibrahimoğlu, Sevim Süreyya Şengül
Page 0
GİRİŞ ve AMAÇ: SPN'lerin morfolojik özelliklerinin metabolik aktivite değerlendirmesi üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Bildiğimiz kadarıyla, volumetrik metabolik aktivite parametrelerini nodüllerin morfolojik parametrelerine göre karşılaştıran ilk çalışma budur.

YÖNTEM ve GEREÇLER: 2011 ve 2018 yılları arasında yapılan 18F-FDG-PET ve BT taramaları, bir nükleer tıp uzmanı ve radyoloji uzmanı tarafından retrospektif olarak değerlendirildi. Biyopsi ile kanıtlanmış tanısı olan 113 SPN hastası dahil edildi. SPN'ler solid, kısmi solid (PS) ve buzlu cam opasitesi (GGO) olarak sınıflandırıldı.

BULGULAR: SPN çapı, SUVmax, MTV, TLG ve dansite malign grupta anlamlı olarak yüksek bulundu. SUVmax, MTV ve TLG değerleri çap ile doğru orantılı olarak arttı. Buzlu cam opasitesi, kısmi solid ve solid nodüller arasında SUVmax değerleri arasında anlamlı bir fark yoktu. MTV, TLG değerleri nodüllerin yoğunluğu ile paralel olarak arttı; ancak sadece malign grupta anlamlı fark bulundu. 2 cm'den küçük grupta MTV için anlamlı fark varken SUVmax için yoktu. ROC eğrisi ile belirlenen kesme değerinin SUVmax için 4.39, MTV için 7.33 ml, TLG için 31.88g olduğu bulundu. Solid ve subsolid nodüllerin SUVmaks için cut-off değeri birbirine yakındı, ancak MTV, TLG için cut-off değer solid nodüllerde daha yüksekti.

TARTIŞMA ve SONUÇ: SUVmax, MTV ve TLG çap ve atenuasyondan etkilenmektedir. Solid ve subsolid nodüller için farklı MTV ve TLG cut off değerlerinin kullanılmasının gerektiğini; ancak SUVmax için gerekli olmadığını düşünmekteyiz. Ancak SUVmax için değil. MTV, küçük nodüller için malignite tahmininde SUVmax'tan daha güvenilir bir parametre olabilir.

INTRODUCTION: We aimed to evaluate the effects of morphological characteristics of the SPNs on metabolic activity assessment. To the best of our knowledge, this is the first study to compare the volumetric metabolic activity parameters according to the morphologic parameters of the nodules.  
METHODS: 18F-FDG-PET and CT scans performed between 2011 and 2018 were evaluated retrospectively by a nuclear and diagnostic radiologist. 113 patients with SPNs with biopsy-proven diagnosis were included. SPNs were classified as solid, partially solid (PS), and ground glass opacity (GGO).

RESULTS: SPN diameter, SUVmax, MTV, TLG, and density were significantly higher in the malignant group. SUVmax, MTV, TLG increased in direct proportion to the diameter. There wasn’t a significant difference between SUVmax values amongst GGO, PS, and solid nodules. MTV, TLG values increased parallelly with the density of the nodules, but only significantly in the malignant group. There was a significant difference for MTV, while there wasn’t for SUVmax in <2cm group. The cut-off value determined by the ROC curve was found to be 4.39 for SUVmax, 7.33ml for MTV, 31.88g for TLG.  The cut-off values for SUVmax of solid and subsolid nodules were close to each other, but cut-off values for MTV, TLG were higher in solid nodules. 

DISCUSSION AND CONCLUSION: SUVmax, MTV, and TLG are affected by diameter and attenuation. We suggest using different MTV and TLG cut-off values for solid and subsolid nodules, but not for SUVmax. MTV can be a more reliable parameter than SUVmax in malignancy prediction for smaller nodules.
Abstract

8.Effects of the use of Automatic Tube Current Modulation on Patient Dose and Image Quality in Computed Tomography
Ayşegül Yurt, Ismail Ozsoykal, Funda Obuz
Page 0
GİRİŞ ve AMAÇ: Abdominal bilgisayarlı tomografi incelemelerinin sıklığı artmakta ve önemli miktarda hasta dozuna yol açmaktadır. Bu çalışma, kontrastlı, çift fazlı abdomen incelemelerinde otomatik tüp akım modülasyon tekniğinin hasta dozu ve görüntü kalitesi üzerine etkilerini ölçmeyi ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Radyoloji anabilim dalını periyodik olarak ziyaret eden 64 hastaya sabit tüp akımı ve otomatik tüp akımı modülasyonu tekniğine dayanan iki farklı tarama protokolü uygulandı. Farklı hasta boyutlarına sahip üç hasta grubu için, iki protokolden elde edilen sonuçlar hasta dozu ve görüntü kalitesi açısından karşılaştırıldı. Dozimetrik değerlendirmeler, Bilgisayarlı Tomografi Doz İndeksi (CTDI), Doz Uzunluk Çarpımı (DLP) ve Etkin Doz'a (E) dayandırıldı. İki protokol arasındaki görüntü kalitesinin karşılaştırılması amacıyla her görüntü için Gürültü İndeksi (NI) ve Kontrast Gürültü Oranı (CNR) değerleri belirlenmiştir. Ek olarak, her görüntü deneyimli bir radyolog tarafından öznel olarak değerlendirildi ve sonuçlar iki protokol arasında karşılaştırıldı.
BULGULAR: Otomatik tüp akım modülasyon protokolü ile arteriyel ve portal fazlarda sırasıyla % 31 ve % 21 doz düşüşleri sağlandı. Öte yandan, NI karaciğer, yağ ve aort için % 13 ile % 30 arasında bir artış göstermiştir. CNR değerlerinin % 5 ile % 19 arasında azaldığı gözlendi. Tüm görüntüler bir radyolog tarafından değerlendirildi ve herhangi bir teknikle elde edilen görüntülerde güvenilir bir tanısal değerlendirmeyi sınırlayan bir engel bulunmadı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu sonuçlar, otomatik tüp akım modülasyon tekniğinin, belirli bir görüntü kalitesi seviyesini korurken hastanın dozunu önemli ölçüde azalttığını göstermiştir.
INTRODUCTION: The frequency of abdominal computed tomography (CT) examinations is increasing, leading to a significant level of patient dose. This study aims to quantify and evaluate the effects of automatic tube current modulation (ATCM) technique on patient dose and image quality in contrast-enhanced biphasic abdomen examinations.
METHODS: Two different scan protocols, based on constant tube current and automatic tube current modulation technique, were used on 64 patients who visited our radiology department periodically. For three patient groups of different patient size, results from two protocols were compared with respect to patient dose and image quality. Dosimetric evaluations were based on the Computed Tomography Dose Index (CTDI), Dose Length Product (DLP), and Effective Dose (E). For the comparison of image qualities between two protocols, Noise Index (NI) and Contrast to Noise Ratio (CNR) values were determined for each image. Additionally, the quality of each image was evaluated subjectively by an experienced radiologist, and the results were compared between the two protocols.
RESULTS: Dose reductions of 31% and 21% were achieved by the ATCM protocol in the arterial and portal phases, respectively. On the other hand, NI exhibited an increase between 13% and 30% for liver, fat and aorta. CNR values were observed to decrease between 5% and 19%. All images were evaluated by a radiologist, and no obstacle limiting a reliable diagnostic evaluation was found in any image obtained by either technique.
DISCUSSION AND CONCLUSION: These results showed that the ATCM technique reduces patient dose significantly while maintaining a certain level of image quality.
Abstract