Cilt: 18  Ek: 1 - 2020
Özetleri Gizle | << Geri
ORJINAL ARAŞTIRMA
1.
Standart protokol ile tedavi edilen COVID-19 pnömonisi hastaları: 5 yoğun bakım ünitesinin gözlemsel sonuçları
Patients with COVID-19 pneumonia treated with the standard protocol: observational results of 5 intensive care units
Hande Simten Demirel Kaya, Orkhan Mammadov, Lerzan Dogan, Zeynep Tuğçe Sarıkaya, ilkay kısa özdemir, Sevdinaz Rasimoglu, Ararso Kedir Jima, Aylin Ilksoz, Duygu Emine Güdük, Emir Kılınç, Seher İrem Kıran, Merve Şeker
Sayfalar 1 - 13
GİRİŞ ve AMAÇ: COVID-19, hızlı yayılma potansiyeli, yüksek virulansı, henüz bir aşının ve etkisi kanıtlanmış bir antiviral tedavinin olmaması nedeniyle etkilediği ülkelerde hasta sayısında hızlı artışa, sağlık sistemlerinin kapasitelerinin aşılmasına ve ciddi kayıplara sebep olmuştur. Bu da bize, tedavi sürecinin doğru ve en az hatayla sürdürülebilmesi için, protokol bazlı tedavilerin önemli olabileceğini düşündürmektedir.Bu çalışmada “Surviving Sepsis Kampanyası COVID-19 tedavi kılavuzu” ile uyumlu hazırlanan protokol bazlı tedavinin sonuçlarının paylaşılması amaçlanmıştır.

YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamız, 5 hastanenin verilerinin retrospektif ve prospektif olarak kaydedilmesi şeklinde yapılmıştır. Yoğun bakıma alınma ve tedavi yaklaşımları “Surviving Sepsis Kampanyası COVID-19 tedavi kılavuzu”na göre hazırlanan, “COVID-19 yaklaşım protokolü” doğrultusunda yapılmıştır.

BULGULAR: Beş hastaneye başvuran toplam 1143 hasta COVID-19 ön tanısıyla yatırılarak tedavi altına alınmış olup, 115 hastanın yoğun bakım ihtiyacı olmuştur. Bunlar içerisinden COVID-19 olmayan hastalar çıkarılmış ve dışlama kriterleri uygulanmış kalan 77 hasta değerlendirmeye alınmıştır. Çalışmaya dahil edilen 77 hastadan 9’u (%11,7) kaybedilmiştir. Hastaların mortalitelerinde cinsiyete göre fark görülmezken (p=0,661), mortal seyreden vakaların yaş ortalamalarının anlamlı olarak yüksek olduğu görülmüştür (p=0,006). Komorbiditelerine bakıldığında hipertansiyon, kronik böbrek yetmezliği ve kanser tanısı bulunan hastaların mortaliteleri anlamlı olarak yüksek saptanmıştır (p=0,034; p=0,014; p=0,007).

TARTIŞMA ve SONUÇ: Serimizdeki mortalite oranına baktığımızda “Sepsiste Sağkalım Kampanyası COVID-19 tedavi kılavuzu” doğrultusunda yapılan tedavilerin yararlı olduğunu söyleyebiliriz, ancak mortalite ve morbidite nedenleri ile değerlendirme yaptığımızda, nörolojik, enfektif, solunumsal ve immüniteye ait komplikasyonların iyi gözlemlenmesinin mortalitenin azaltılmasında ana etken olduğunu ve bunun da kılavuza dahil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

INTRODUCTION: COVID-19 caused rapid increase in the number of patients, exceeding the capacities of health systems and serious losses in the countries affected by the rapid spreading potential, high virulence, lack of vaccine and proven antiviral therapy. This makes us think that protocol-based treatments may be important in order to maintain the treatment process accurately and with minimal errors. In this study, it was aimed to share the results of protocol-based treatment prepared in accordance with the “Surviving Sepsis Campaign COVID-19 treatment guideline”.

METHODS: Our study was conducted as a retrospective and prospective recording of the data of 5 hospitals. Intensive care and treatment approaches were carried out in accordance with the “COVID-19 approach protocol” prepared according to the “Surviving Sepsis Campaign COVID-19 treatment guideline”.

RESULTS: A total of 1143 patients admitted to five hospitals were hospitalized with a pre-diagnosis of COVID-19, and 115 patients needed intensive care. Among them, patients without COVID-19 were excluded and 77 patients who remained excluded were evaluated. 9 (11.7%) of 77 patients included in the study were lost. While the mortality of the patients did not differ by gender (p = 0.661), the mean age of the cases with mortality was found to be significantly higher (p = 0.006). Considering their comorbidities, the mortality rates of patients with hypertension, chronic renal failure and cancer were significantly higher (p = 0.034; p = 0.014; p = 0.007).

DISCUSSION AND CONCLUSION: When we look at the mortality rate in our series, we can say that the treatments performed in line with the “Survival in Sepsis Campaign COVID-19 treatment guideline” are useful. However, when we evaluate for the causes of mortality and morbidity, we think that the good observation of neurological, infective, respiratory and immune complications is the main factor in reducing mortality and should be included in the guideline.

Makale Özeti

2.
COVİD-19 Hastalarında Cinsiyetin İnflamatuvar Belirteçlere Etkisi
Effect Of Gender On The İnflammatory Markers In COVID-19 Patients
Özlem Polat, İlkay Anaklı, GÜLÇİN HİLAL ALAY, EMRE ÇELİKSOY, Verda Tuna, günseli orhun, Mehmet Kılıc, Mutlu Mercan, FIGEN ESEN, ARIF ATAHAN ÇAGATAY, Perihan Ergin Ozcan
Sayfalar 14 - 23
GİRİŞ ve AMAÇ: Kasım 2012 tarihinde Çin’in Wuhan şehrinden yeni tip coronavirüse bağlı (SARS-CoV-2), corona virüs hastalığı-2019 (COVID-19 ) olarak isimlendirilen salgın bildirilmiştir. Mortaliteyi etkileyen risk faktörleri halen net olarak tanımlanmamştır. Biz de çalışmamızda İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinde 18 Mart 2020 ile 30 Mayıs 2020 tarihleri arasında yoğun bakımda takip edilmiş olan laboratuar ile onaylanmış 90 Covid-19 hastasıda cinsiyetin inflamatuvar belirteçler üzerine etkisini saptamayı planladık.
YÖNTEM ve GEREÇLER: İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinde 18 Mart 2020 ile 30 Mayıs 2020 tarihleri arasında yoğun bakımda takip edilmiş olan laboratuvar ile onaylanmış 90 Covid-19 hastası retrospektif olarak tarandı. elektronik medikal kayıtlardan hastaların demografik, klinik ve labaratuvar kayıtlarına ulaşılmış, erkek ve kadın cinsiyetler arası karşılaştırılmıştır.
BULGULAR: İstanbul Tıp Fakültesi YBÜ’ de takip ettiğimiz 90 hasta da erkek hasta sayısı, kadın hasta sayısına oranla daha fazla olup ( erkek hasta sayısı 66, kadın hasta sayısı 24), hastaların klinik verileri ve demografik verileri arasında anlamlı olarak fark bulunmamamıştır. YBÜ’ ye yatış sırasında erkek hastaların IL-6 ve ferritin düzeyleri kadın hastaların düzeylerine göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır. Cinsiyetler arasında mortalite açısından anlamlı fark saptanmamıştır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: COVID-19 hastalığına bağlı yoğun bakımda takip edilen hasta sayısı olarak erkek cinsiyet halen kadın cinsiyete göre yüksek olup mortalite üzerinde cinsiyetin anlamlı etkisi saptanmamıştır. Ancak erkek hastalarda inflamatuvar belirteçler olan IL-6 ve ferritinin daha yüksek saptanması, hastalığın erkeklerde daha şiddetli geçmesine sebep olabilir.
INTRODUCTION:
In November 2012, an outbreak called corona virus disease-2019 (COVID-19) due to new type of coronavirus (SARS-CoV-2) from Wuhan, China was reported. Risk factors affecting mortality are still not clearly defined. In our study, we planned to determine the effect of gender on inflammatory markers in 90 Covid-19 patients who were followed-up in the intensive care unit between 18 March 2020 and 30 May 2020 in Istanbul Medical Faculty Hospital.
METHODS: 90 Covid-19 patients who were admitted to the Istanbul Medical Faculty Hospital between 18 March 2020 and 30 May 2020 in the intensive care unit were retrospectively screened. Demographic, clinical and laboratory records of patients were obtained from electronic medical records, and male and female genders were compared.
RESULTS:
The number of male patients in the 90 patients we followed in Istanbul Medical Faculty ICU was higher than the number of female patients (male patient number 66, female patient number 24). There was no significant difference between the clinical data and demographic data of the patients. During admission to ICU, IL-6 and ferritin levels of male patients were significantly higher than female patients. There was no significant difference between genders in terms of mortality.
DISCUSSION AND CONCLUSION: As the number of patients followed up in the intensive care unit due to COVID-19 disease, male gender is still higher than female gender, and no significant effect of gender was found on mortality. However, higher detection of inflammatory markers IL-6 and ferritin in male patients may lead to more severe disease in men.
Makale Özeti

3.
COVID-19 Salgını İçin Türkiye’de Nisan Ayı Sonuna Kadar İhtiyaç Duyulan Yoğun Bakım Yatak Sayısı ve Hastane Kapasitesinin Dolaylı Tahmini
Indirect Forecasting of the number of intensive care beds and hospital capacity for COVID-19 outbreak in Turkey until the end of April
Handan Ankaralı, Seyit Ankaralı
Sayfalar 24 - 32
GİRİŞ ve AMAÇ: Yaklaşık 4 aylık süreçte tüm dünyayı ciddi düzeyde tehdit eden COVID-19 salgınının başarılı yönetimi için alınacak tedbirlerin başında sağlık hizmetleri yönetimi gelmektedir. Gelindiği noktada yaşanan veya yaşanabilecek olan zorluklar arasında, sağlık personel eksikliği, sağlık ekipman yetersizliği ve alt yapı eksikliği sayılabilir. Bu problemlerin çözümünde veriye dayalı öngörüler büyük önem taşır.
Bu çalışmada, Nisan ayı ilk haftası itibariyle, Türkiye’ de salgınla mücadele eden illerin salgın indikatörlerini il ve bölge bazlı tanımlamak, illerin nüfus yoğunluğu ile vaka sayısı arasındaki ilişkiyi incelemek, yeni vaka oranındaki değişimi ortaya koymak ve Nisan ayı sonuna kadar gün-gün ihtiyaç duyulan yoğun bakım yatak sayısı ve entübasyon sayısını tahmin etmek amaçlandı.

YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmada yapılan değerlendirmeler için, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından gün-gün açıklanan salgın göstergeleri ve test sayıları ile birlikte Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı bilgiler kullanıldı. Veri analizinde Spearman rank korelasyon analizi, Poisson regresyon modeli kullanıldı. Ayrıca ihtiyaç tahminleri yapmak için yeni bir algoritma önerildi.
BULGULAR: Şehir yoğunluğu ile vaka sayısı arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulundu (r=0.464, P<0.001) ve kilometre-kare başına düşen insan sayısı 1 kişi arttığı zaman Toplam vaka sayısının da 1 artacağı tahmin edildi. 29 Mart - 5 Nisan tarihleri arasında yapılan günlük testler içindeki yeni vaka oranında küçük değişiklikler gözlendi. Ayrıca 24 Mart tarihinden 5 Nisan’ a kadar gün-gün açıklanan toplam yoğun bakım hasta sayısı, toplam entübe hasta sayısı, toplam evde karantinaya alınan veya hastanede normal serviste yatan hasta sayısı ve toplam iyileşen sayısı verileri ile birlikte toplam vaka sayıları kullanılarak, yoğun bakım yatak sayısı, entübe sayısı gibi hastanelerde verilecek hizmet alt yapı gereksinimleri tahmin edilerek tablolar halinde verildi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu tip çalışmalar ile önceliklerin sorgulandığı şu günlerde en önemli sırada yer alan sağlık sorunlarını çözmeye yardımcı olunacağı unutulmamalıdır
INTRODUCTION: The COVID-19 outbreak has been threatening the entire world for about 4 months. Healthcare management is one of the most important precautions to be taken for the successful management of this epidemic. Evidence-based estimates are of great importance in solving these problems. In this study, as of the first week of April, Turkey's description by the indicators of the COVID-19 outbreak in each city and, evaluation of the relationship between the population density of the provinces and the number of cases, calculation of the change in the new case rate, and it was aimed to estimate the number of intensive care beds and the number of intubation needed day-to-day.
METHODS: Tthe outbreak indicators and number of tests announced by the Ministry of Health of the Turkish Republic day by day was used. Poisson regression model were used for data analysis. In addition, a new algorithm was proposed to make estimates of needs.
RESULTS: The relationship between city density and number of total cases was found statistically significant (r = 0.464, P <0.001). When the density increased by 1 person, the total number of cases was estimated to increase by 1. Minor changes were observed in the rate of new cases within the daily tests between March 29 and April 5.
The total number of intensive care patients, total number of intubated patients, patients quarantined at home or hospitalized in the normal service, recovered and the total cases were used for calculation. By using the forecasting total cases, the service infrastructure requirements to be provided in hospitals such as the number of beds, the number of intubates were estimated and given in tables.


DISCUSSION AND CONCLUSION: When the priorities are questioned in the following days, it should not be forgotten that these kinds of studies will help to solve the important health problems
Makale Özeti

4.
Adjuvan tedavilerin COVID-19 pozitif yoğun bakım hastaların morbidite ve mortalitelerine etkisi
The effect of adjuvant therapies on morbidity and mortality of COVID-19 positive intensive care patients
Abdullah Ozdemir, Başar Erdivanlı, Asiye Özdemir, Hizir Kazdal, Leyla Kazancioglu, Tolga Koyuncu, Ayşe Hızal, Tahir Ersöz
Sayfalar 33 - 40
GİRİŞ ve AMAÇ: İmmun plazma tedavisi (IPT) pasif bağışıklık transferidir ve etkisi kanıtlanmış bir tedavidir. COVID-19 pandemisi döneminde aşı ve spesifik tedavinin olmaması nedeni ile IPT yoğun bakımdaki hastalar için umut olmuştur. Bu retrospektif çalışmada, yopun bakımızda takip ettiğimiz hastalarda IPT ve destekleyici tedavinin morbidite ve mortalite üzerine olan ekilerini değerlendirmeyi amaçladık.
YÖNTEM ve GEREÇLER: COVID-19 pandemisi döneminde yoğun bakımda tedavi gören hasta dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hasta karakteristikleri, covid hastalığına özgü destek tedavilerin (IPT, C vitamini, metilprednizolon, n-asetil sistein) doz ve süreleri, vital bulguları, hemodinamik ve solunumsal fonksiyon parametreleri, COVID-19 enfeksiyonuna yönelik belirteçler, morbiditeler ve mortalite gibi çıktılar kaydedildi.
BULGULAR: COVID-19 tanısı kesinleşmiş ve IPT ve destek tedavisi alan toplam 5 hastanın verileri analiz edildi. Üç hasta tedavi edilerek eve taburcu edildi. Kontrolsüz diyabetes mellitus öyküsü olan bir hasta yoğun bakım yatışının 32. gününde öldü. Kontrolsüz hipertansiyon öyküsü olan bir hasta kronik solunum yetmezliği nedeniyle trakeotomize edilerek ev tipi mekanik ventilatör desteğinde palyatif bakıma devredildi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu veriler ışığında Covid 19 hastalığının tedavisinde kullanılan IPT ve destek tedavisinin pozitif etkilerinin olabileceğini ancak çalışmanın kısıtlılıklardan dolayı literatür eşliğinde çok sayıda çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
INTRODUCTION: Immune plasma therapy (IPT) involves transfer of passive immunity and is an established therapy. Due to the lack of vaccine and specific therapy during the COVID-19 pandemic, IPT was successfully used in intensive care units. We aimed to investigate the effect of IPT and adjuvant therapies on morbidity and mortality.
METHODS: Files of patients who were treated in intensive care unit during COVID-19 pandemic were retrospectively scanned. Patient characteristics, dose and duration of COVID-19 specific adjuvant therapies (IPT, vitamine C, methylprednisolone, n-acetyl cysteine), vital signs, hemodynamic and respiratory function, parameters specific to COVID-19 infection, outcomes like morbidities and mortality were recorded.
RESULTS: Data from a total of 5 patients, who were COVID-19 positive, and received IPT, were analyzed. Three patients who had no comorbidities were cured and sent home. One patient with a history of uncontrolled diabetes mellitus died at the 32. day in the intensive care unit. One patient with a history of hypertension was tracheotomized and discharged to palliative care center with home ventilator due to chronic respiratory insufficiency.
DISCUSSION AND CONCLUSION: These results suggest that IPT may have positive effects in COVID-19 infection. However due to limited number of cases treated in several discrete centers, there is a need for meta analysis or a randomized clinical trial.


Makale Özeti

5.
Kritik Covid 19 Hastalarında İL-6 Düzeyleri Ve Diğer İnflamatuar Parametreler İle Akciğer Bilgisayarlı Tomografi Tutulum Skorları Arasında Korelasyon Var Mıdır?
Do The IL-6 Levels And Other Inflammatory Parameters Corralete With The Lung Computed Tomography Involvement Scores In Critical Covid-19 Patients?
Abdulhalim Karayel, ASU OZGULTEKIN, Buket Yağcı, AHMET SARİ, Yelda Balık, sebahat aksaray, Osman Ekinci
Sayfalar 41 - 47
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada, ağır-kritik Covid hasta grubunda yoğun bakım başvurusu sırasında IL-6 ve diğer inflamatuar belirteçler ile akciğer BT bulgularının ağırlığının korelasyonunu değerlendirdik.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Şüpheli Covid-19 tanısı ile yoğun bakıma yatırılan 90 hasta değerlendirildi ve tanı konulan (PCR, spesifik BT bulgusu veya hikaye-klinik bulgu-laboratuar) ve yatış BT' leri ile IL-6, inflamatuar parametre düzey ölçümleri eksiksiz elde edilen 30 hasta son analize alındı.
Başvuru sırasında çekilen BT bulguları 40 puanlı bir sistem ile değerlendirildi ve yine yoğun bakım yatışı sırasında alınan IL-6, C-reaktif protein, prokalsitonin, lenfosit sayısı ve nötrofil/lenfosit oranları ile karşılaştırıldı.
BULGULAR: Aynı dönemde alınmış olan BT bulguları ile IL-6 seviyeleri arasında bir korelasyon bulunamadı. IL-6 düzeyleri, bakteriyel bir süper enfeksiyonu akla getirir şekilde prokalsitonin ve mortalite oranları ile paralellik gösterdi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda BT bulgularının ağırlığı ile IL-6 düzeylerinin yüksekliği paralellik göstermemiştir. Hücre ölümü, trombotik komplikasyonlar ve alveoler ödem oluşumu ile seyreden Covid-19 pnömonisinde, sitokin fırtınasının rolü ilerleyen çalışmalarla açıklanacaktır.
INTRODUCTION: In this retrospective study, we assessed if the admission levels of IL-6 levels and other inflammatory parameters corralate with the extension of lung involvement on CT in severe-critical Covid patients.
METHODS: 90 patients with the diagnosis of Covid-19 in the intensive care unit (ICU) were included and finally 30 patients who were diagnosed as Covid -19 (PCR, CT or history-clinical presentation - laboratory), and also whose BT and IL-6 inflamatory parameter results could be obtained were finally analysed.
Admission CT scan findings were analysed according to a 40 point system, and compared to the admission levels of plasma IL-6 as well as c-reactive protein, procalcitonin, lymphocyte and neutrophyl/lymphocyte ratios.

RESULTS: No correlation was found between the levels of IL-6 and CT scores taken in the same time period. IL-6 levels were corraleted with the procalsitonin levels and mortality rate ssuggesting that the bacterial infections were supervened on the clinical scene of these patients.
DISCUSSION AND CONCLUSION: In our study, we could not show any correlation between the CT scores and elevation of IL-6 levels. The role of cytokine storm in Covid-19 pneumonia, that manifests with cell death, trombotic sequences and alveolar edema, might be explained by the ongoing studies.
Makale Özeti

OLGU SUNUMU
6.
COVID-19 pnömonisinde görülen spontan hemopneumotoraks.
Spontaneous hemopneumothorax during the course of COVID-19 pneumonia.
Ayşe Vahapoğlu, Bektaş Akpolat, Zuhal Çavuş, Döndü Genç Moralar, Aygen Türkmen
Sayfalar 48 - 51
COVİD-19 pnömonisi özellikle tedaviye yanıt vermeyen durumlarda daha karmaşık olabilir.Buna ilaveten klinik ve laboratuvar incelemeleri,radyolojik değerlendirme izlem sırasında ortaya çıkabilecek problemelere erken tanı koymayı kolaylaştırır.Biz bu olgu sunumunda COVİD -9 pnömonili hastada ciddi bir komplikasyon olan hemopnömotoraks vakasını değerlendirdik.COVİD-19 pnömonili hastanın yakın takibi ile hemopnömotoraksa hızlıca tanı konulup,tedavi edildi.Özellikle tedaviye dirençli COVİD-19 pnömonili hastalar, komplikasyonlar açısından yakın takibe alınmalıdır.
COVID-19 pneumonia can be more complicated, especially if unresponsive to treatment. In addition to clinical and laboratory evaluations, the radiological examination can facilitate early diagnosis and treatments annoying problems during follow-up. We present a case of COVID-19 pneumonia who experienced a serious complication, hemopneumothorax. Hemopneumothorax was diagnosed and treated rapidly with close monitoring in the case of COVID-19 pneumonia. Patients who have COVID-19 pneumonia and resistant to treatment should be followed closely for complications.
Makale Özeti

7.
Covid19 ve Uyanık Pron Pozisyon
Covid19 And Awake Prone Position
Fisun Özbilen, Ali Aydın Altunkan
Sayfalar 52 - 58
Dünyanın yaşadığı en son pandemi 1918 yılındaki İspanyol Gribi olarak hafızalarda yer almaktayken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2019 Aralık ayında Çin’de başlayıp tüm dünyaya yayılan, corona virüs ailesinden olan SARS-CoV-2’nin neden olduğu bir pandemi duyurusunda bulundu.
SARS-CoV-2 virüsünün sebep olduğu enfeksiyonun ateş, nefes darlığı ve akut solunum yolu semptomları ile seyreden ve COVID-19 olarak adlandırılan bir klinik tablo olduğu tespit edildi. COVID-19 pnömonisi hastalarda asemptomatik seyredebileceği gibi pulmoner ödem, ARDS ve/veya çoklu organ yetmezliğine de neden olabileceği kısa sürede anlaşıldı.
Yapılan çalışmalarda COVID-19 hastalarında ARDS prevalansının % 17 oranında görüldüğü ve oksijenasyonun sürdürülmesinin en büyük problem olduğu fark edildi. Takip ve tedavilerde COVİD- 19 pnömonisinde gelişen solunum yetmezliği ve ağır hipoksemi varlığında, ARDS tedavisinde kullanılan pron pozisyonunun adjuvan tedavi yöntemi olarak oksijenasyonun düzeltilmesi amacıyla kullanılabileceği ortaya konuldu. Pron pozisyonu oksijenasyonun kötüleşmesi (supin pozisyonuna göre PaO2/FiO2'de % 20 azalma), uygulamaya bağlı komplikasyonların gelişmemesi durumunda (bası ülserleri, brakial pleksus hasarı, korneal/konjuktival hasar, fasiyal/periorbital venöz kateter ile ilgili problemler gibi), PaO2/FiO ≥150mmHg, PEEP ≤10 cmH2O, FiO2 ≤0.60 olana kadar en az 4 saat süre ile supin pozisyonu ile dönüşümlü olarak uygulanabilir.
Biz bu yazı ile 68 ve 81 yaşında COVİD-19 ön tanısı ile yoğun bakımımıza kabul ettiğimiz 2 olguda hipoksi tedavisi amacı ile uyguladığımız pron pozisyonunun sonuçlarını sunmayı amaçladık.
While the last pandemic in the world has been in memory as Spanish Flu in 1918, the World Health Organization (WHO) announced a pandemic caused by the corona virus family, SARS-CoV-2, which started in China in December 2019 and spread all over the world.
It was determined that the symptoms of the infection caused by the SARS-CoV-2 virus is a clinic with fever, shortness of breath and especially acute respiratory symptoms called COVID-19. It was understood in a short time that COVID-19 pneumonia may be asymptomatic in patients as well as cause pulmonary edema, ARDS and / or multiple organ failure.
Studies have shown that the prevalence of ARDS is 17% in COVID-19 patients and sustaining oxygenation is the biggest problem. In the presence of respiratory failure and severe hypoxemia in Covid 19 pneumonia during follow-up and treatments, It was revealed that the prone position used in ARDS treatment can be used as an adjuvant treatment method to increase oxygenation. Prone position can be used worsening oxygenation (20% reduction in PaO2 / FiO2 compared to supine position), if complications do not develop (such as pressure ulcers, brachial plexus injury, corneal / conjunctival damage, facial / periorbital venous catheter related problems), It can be performed alternately with the supine position for at least 4 hours until PaO2 / FiO2 ≥150mmHg, PEEP ≤10 cmH2O, FiO2 ≤0.60.
In this article, we aimed to present the results of the prone position we used for the treatment of hypoxia in 2 cases that we admitted in our intensive care unit with the pre-diagnosis of covid -19 at the age of 68 and 81.
Makale Özeti

8.
Yoğun Bakımda Covid-19 Seyrinde Makrofaj Aktivasyon Sendromu Gelişen Vaka
Case Developing Macrophage Activation Syndrome In The Covid-19 In Intensive Care
Tümay Çakır, Canan Gursoy, Nuray Topcuoglu
Sayfalar 59 - 62
Makrofaj aktivasyonu sendrom, immün sitemin aşırı şekilde aktivasyonuna sekonder organ ve dokularda oluşan yıkım nedeniyle hayatı tehdit eden bir durumdur. Corona virüs enfeksiyonu sırasında gelişen sitokin fırtınasında da hemofagositik sendroma benzer aynı zamanda farklı labaratuar ve klinik bulgular görülür. Bu nedenle hastalığın tanı ve ayırıcı tanısının enflamasyon belirteçlerinin ardışık ölçümleri ile desteklenmesi ve acilen tedaviye başlanması gerekmetetir. 44 yaşında olan olguya, Corona virüs enfeksiyonu sırasında gelişen hemofagositik sendrom nedeniyle tocilizumab tedavisi uygulandı.Hasta, yapılan takiplerinde tamamen düzelmesi üzerine tekrar pandemi servisine alınıp, sonrasında sekelsiz bir şekilde taburcu edildi.
Macrophage activation syndrome is a life-threatening condition due to the destruction of organs and tissues secondary to excessive activation of the immune system. In cytokin storm developing during corona virus infection, similar but also different laboratory and clinical findings observed to hemophagocytic syndrome. Therefore, it is necessary to support the diagnosis and differential diagnosis of the disease with successive measurements of inflammation markers and to start treatment immediately. The patient, who was 44 years old, was treated with tocilizumab due to hemophagocytic syndrome that developed during Corona virus infection. The patient was taken back to pandemic service and then discharged without any sequela after he completely recovered.
Makale Özeti

9.
Yoğun Bakımda COVID-19 Pnömonili Hastalarda Tosilizumab Kullanımı: Olgu Serisi
COVID-19 Pneumonia Patients Using Tocilizumab In Intensive Care Unit: Case Series
Berna Yılmaz, Busra Ergut Sezer, Mustafa Günkaya, Lutfi Cagatay Onar, Fatih Sivri
Sayfalar 63 - 68
COVID-19 enfeksiyonu Aralık 2019 tarihinden itibaren tüm dünyada yayılarak pandemiye neden olan SARS-CoV-2 virüsü kaynaklı ve bazı olgularda septik tabloya bağlı ölümcül seyreden bir enfeksiyondur. Enfeksiyonun seyri sırasında, gelişen MAS tablosunun tedavisinde anti-sitokin tedavilerden yararlanabileceğini gösteren yayınlar bulunmaktadır. Hastanemizde COVID-19 pandemisi sürecinde 26 Mart –1 Temmuz 2020 tarihleri arasında yatan 10 hastaya yüksek olası veya kesin COVID-19 enfeksiyonu tanısı konulduktan sonra izleminde MAS sendromu gelişimi nedeniyle tosilizumab tedavisi uygulandı. Olguların yoğun bakıma kabul edildiğinde SOFA skoru (ortalama ± SD değeri) 7.4 ± 3.47, APACHE 2 skoru ise 28 ± 10.17’ idi. Hastaların tümünde akciğer tomografisinde COVID-19 pnömonisine özgü bulgular bulunmaktaydı ve 8 olguda PCR pozitifliği eşlik etmekteydi. Literatürde tosilizumabın 8 mg/kg dozunda kullanıldığında romatoid artritli hastalarda fungal enfeksiyon gelişimi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. 10 olgumuzdan 9’ unun kültürlerinde literatürü destekler bir şekilde üreme saptanmış, yoğun bakımdan taburcu edilen 1 olgumuzda herhangi bir üreme olmamıştır. 7 olguda COVID-19 enfeksiyonu mortal seyretmiş, 2 olgu taburcu edilmiş ve 1 olgunun ise tedavisine yoğun bakımda devam edilmiştir. Taburcu olan iki olgumuzda tosilizumab verildikten sonra klinik ve laboratuar verilerine bakıldığında hızlı bir iyileşme kaydedilmiştir. Fungal enfeksiyon tanısı alan 4 olgunun birinde hem periferik kan kültürü hem de derin trakeal aspirat kültüründe; bir olguda derin trakeal aspirat kültüründe ve bir olguda ise idrar kültüründe candida albicans/parapsylosis üremesi tespit edilmiştir. COVID-19 enfeksiyonu ile ilgili kesin bir yargıya varmak güçtür, tedavi algoritmaları yapılan çalışmaların sonuçlarına göre güncellenmektedir ve halen devam eden birçok çalışma bulunmaktadır. COVİD-19 hastalarında uzun dönem sonuçları ve yan etkileri ile ilgili yeterli veri olmaması nedeniyle özellikle tosilizumab kullanımı sonrasında sekonder enfeksiyon gelişimi açısından dikkatli olunması gerektiğini düşünmekteyiz.
COVID-19 infection is a fatal infection, caused by the SARS-CoV-2 virus, which has spread worldwide all around the world. There are researches showing benefits of anti-cytokine treatments when MAS developed during COVID-19 infection. During the COVID-19 pandemic, tocilizumab treatment was applied to 10 patients, due to the development of MAS syndrome in their follow-up after a diagnosis of high probable or definitive COVID-19 infection in our hospital. When these cases were admitted, the SOFA score (mean ± SD value) was 7.4 ± 3.47, and the APACHE 2 score was 28 ± 10.17. All patients had symptoms specific to COVID-19 pneumonia on lung tomography, and PCR positivity was accompanied in 8 cases. The cultures of 9 cases were pozitif in a way that supports the literature, and 1 case discharged from the intensive care unit having no culture positivity. COVID-19 infection was mortal in 7 cases, 2 cases were discharged and 1 patient continued to be treated in intensive care unit. In two of our discharged cases, after tosilizumab was given, a rapid improvement was observed when clinical and laboratory data were examined. Candida albicans / parapsylosis were detected both in peripheral blood and deep tracheal aspirate culture in one of the 4 cases diagnosed with fungal infection; one case in deep tracheal aspirate and in other case it were detected in urine culture.It is difficult to make a recommendation about COVID-19 infection yet, treatment algorithms are updated according to the results of the studies, and there are many ongoing studies. Due to the lack of sufficient data on long-term results and side effects in COVID-19 patients, we think that attention should be paid especially in terms of secondary infection development after tocilizumab use
Makale Özeti