Cilt: 22  Sayı: 4 - 2016
Özetleri Gizle | << Geri
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - V
DOWNLOAD

2.
Hidrolize edilmiş elektrostatik toz boya atık miktarına bağlı olarak poliamid 6 (PA6) ve polioksimetilenin (POM) eriyik akış indeksleri ve yoğunluklarındaki değişimlerin incelenmesi
Investigation of the changes in melt flow indexes (MFI) and densities of polyamide 6 (PA6) and polyoxymethylene (POM) related with hydrolyzed powder coating waste amount
Yılmaz Kısmet
doi: 10.5505/pajes.2015.98215  Sayfalar 241 - 245
Yapılan bu çalışmada, polioksimetilenin (POM) ve poliamid 6'nın içerdikleri hidrolize edilmiş elektrostatik toz boya atık miktarına bağlı eriyik akış indeksleri ve yoğunluklarındaki değişimler araştırılmıştır. Hidrolize edilmiş elektrostatik toz boya atıkları termoplastik ve termoset yapıdaki elektrostatik toz boyaların kullanılması sonucunda oluşan atıkların karışımını içermektedir. Bu atıklar ayrı ayrı poliamid 6 ve polioksimetilen içerisine ağırlıkça farklı (%10, %20 ve %30) oranlarında karıştırılarak karışımlar oluşturulmuş ve bu karışımların akışkanlıkları ile yoğunluklarındaki değişimler belirli sıcaklık ve basınç altında incelenmiştir. Böylelikle poliamid 6 (PA6) ve polioksimetilenin (POM) akışkanlıkları ve yoğunluklarının, artan hidrolize edilmiş elektrostatik toz boya atık miktarına bağlı olarak nasıl değişim gösterdiği tespit edilerek grafiklerle ortaya konmuştur
In this study, the changes in melt flow indexes and densities of polyamide 6 (PA6) and polyoxymethylene (POM) depending on the amount of added Hydrolyzed Powder Coating Waste, have been investigated. Hydrolyzed electrostatic powder coating waste consist of a mixture of waste formed during the thermoplastic and thermoset electrostatic powder coating process. These wastes have been mixed with polyoxymethylene and polyamide separately with different proportions (10%, 20% and 30%) by weight, and the changes in melt flow indexes and densities of these mixtures have been analyzed at certain temperature and pressure. Thus, the change of flow and densities of polyamide 6 (PA6) and the polyoxymethylene (POM) depending on the concentration of Hydrolyzed Powder Coating Waste have been determined and presented.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

3.
Isıl parametreleri sıcaklıkla değişen iğne kanatların, parametrelerin değişimi yöntemi ile performans analizi
Performance analysis of pin fins with temperature dependent thermal parameters using the variation of parameters method
Cihat Arslantürk
doi: 10.5505/pajes.2015.49091  Sayfalar 246 - 252
Bu çalışmada, taşınım ve ışınımla ısı kaybeden ve ısı iletim katsayısı, ısı taşınım katsayısı ve yayma oranı sıcaklıkla değişen iğne kanatların ısıl performansları araştırılmıştır. Kanat denklemi boyutsuzlaştırılarak, kanat performansını etkileyen boyutsuz problem parametreleri elde edilmiştir. Doğrusal olmayan boyutsuz kanat denklemi, daha çok homojen olmayan doğrusal diferansiyel denklemlerin çözümünde kullanılan ve doğrusal olmayan denklemlerin çözümü için de kullanılabileceği yakın zamanlarda kanıtlanan parametrelerin değişimi yöntemi ile çözülmüştür. Parametrelerin değişimi yöntemi çözümü, bilinen analitik çözümlerle ve bazı sayısal çözümlerle karşılaştırılmış ve sonuçların mükemmel bir uyum içinde olduğu görülmüştür. Isı transfer hızı ve kanat verimine boyutsuz problem parametrelerinin etkileri araştırılmış ve sonuçlar grafiksel olarak sunulmuştur.
The performance of pin fins transferring heat by convection and radiation and having variable thermal conductivity, variable emissivity and variable heat transfer coefficient was investigated in the present paper. Nondimensionalizing the fin equation, the problem parameters which affect the fin performance were obtained. Dimensionless nonlinear fin equation was solved with the variation of parameters method, which is quite new in the solution of nonlinear heat transfer problems. The solution of variation of parameters method was compared with known analytical solutions and some numerical solution. The comparisons showed that the solutions are seen to be perfectly compatible. The effects of problem parameters were investigated on the heat transfer rate and fin efficiency and results were presented graphically.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

4.
Küreselleştirilmiş orta karbonlu bir çeliğin işlenmesinde, kesme parametrelerinin kesme kuvvetleri ve yüzey pürüzlülüğüne etkilerinin regresyon analizi ile modellenmesi
In processing of a spheroidized medium carbon steel, modelling with regression analysis of cutting forces and surface roughness affected by cutting parameters
Hüdayim Başak, Şehmuz Baday
doi: 10.5505/pajes.2015.92260  Sayfalar 253 - 258
Bu çalışmada farklı küreselleştirme ısıl işlemleri uygulanan orta karbonlu bir çeliğin tornalama işleminde oluşan esas kesme kuvveti ve yüzey pürüzlülüğü değerleri çoklu doğrusal regresyon metodu ile modellenmiştir. Bağımlı değişken olan esas kesme kuvveti yüzey pürüzlülük değeri, bağımsız değişkenler tarafından sırasıyla %94.6 ve %94.2 oranında açıklanmışlardır. Bağımlı değişkenler ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için ANOVA ile anlamlılık testi yapılmıştır. Ayrıca işleme parametreleri olan ilerleme, talaş derinliği ve kesme hızı değişimlerinin yüzey pürüzlülüğü ve esas kesme kuvveti üzerindeki genel etkileri elde edilen ana etki grafikleri üzerinden tartışılmıştır.
In this study, different spheronization heat treatment applied on a mild carbon steel during the machining was created main cutting forces and surface roughness value, were modeled by using multiple linear regression analysis. Main cutting force and surface roughness value which are dependent variable are described respectively rate of 94.6% and 94.2% by independent variables. The ANOVA significance test were used to determine dependent and independent variables correlations. Also, processing parameters variations such as effects on the feed rate, depth of cut and cutting force changes effect on surface roughness and main cutting force general effects were plotted to discuss.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

5.
Al/B4C kompozitlerin karbür matkaplarla delinmesinin değerlendirilmesi
Evaluation of drilling Al/B4C composites with carbide drills
Ali Rıza Motorcu, Ergün Ekici
doi: 10.5505/pajes.2015.02693  Sayfalar 259 - 266
Bu çalışmada, toz metalurjisi-sıcak presleme yöntemiyle üretilen yüksek yoğunluklu B4C parçacık takviyeli kompozitlerin kaplamalı ve kaplamasız karbür matkaplarla delinmesinde kesme kuvvetleri ve tork değerleri Taguchi metodu (TM) yardımıyla optimize edilmiştir. Kontrol faktörleri olarak kesme hızı (18, 25 ve 35 m/dk), ilerleme miktarı (0.08, 0.112 ve 0.16 mm/dev), kaplama özellikleri (kaplamalı ve kaplamasız) ve parçacık takviye miktarı (%5, %10 ve %15 B4C) kullanılmıştır. Artan ilerleme miktarı ve parçacık takviyesinin eksenel kuvvet ve torku arttırdığı, kesme hızını ise düşürdüğü görülmüştür. Kaplamasız matkaplar, kaplamalı matkaplara kıyasla daha iyi performans sergilemiştir. B4C takviye miktarının sırasıyla %96.6 ve %49.1 katkı oranları ile eksenel kuvvet ve tork üzerinde en etkili parametre olduğu görülmüştür. Ayrıca, eksenel kuvvet ve tork için geliştirilen birinci dereceden tahmini denklemlerin korelasyon katsayıları (R2) sırasıyla 0.895 ve 0.854 olarak hesaplanmıştır.
In this study, cutting forces and torque was evaluated through Taguchi Method (TM) in the drilling of the high density B4C particle reinforced composites, which were produced through powder metallurgy-hot pressing method, with coated and uncoated carbide drills. Cutting speed (18, 25 and 35 m/min), feed rate (0.08, 0.112 and 0.16 mm/rev), coating properties (coated and uncoated) and the amounts of particle reinforcement (5%, 10% and 15% B4C) were used as the control factors. It was observed that the increased feed rate and particle reinforcement increased the axial force and torque, and decreased the cutting speed. The uncoated drills had a better performance than the coated drills. The amount of B4C reinforcement was observed to be the most effective parameter on the axial force and torque with the contribution ratios of 96.6% and 49.1%, respectively. Moreover, the correlation coefficients (R2) of the first order predictive equations developed for the axial force and torque were calculated as 0.895 and 0.854, respectively.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

6.
Sabit fren test sistemlerinde ileri fren hatalarını belirleyebilecek bir arayüzün geliştirilmesi
Developing of a software for determining advanced brake failures in brakes test bench
Hakan Köylü, Ersin Tural
doi: 10.5505/pajes.2016.90692  Sayfalar 267 - 279
Günümüzde kullanılan sabit fren test sistemleri, ön aks veya arka aksa ait süspansiyon ve fren ölçümlerini yaparak ölçüm sonuçlarını tek aks üzerinden değerlendirmektedir. Bu fren test sistemlerinin amacı, tek aksın sağ veya sol tekerleklerin fren kuvveti ve amortisör sönümleme katsayısı simetri durumunu, değerlendirmektir. Böylece, bu sistem süspansiyon sistemi, servis ve el fren sistemi performansını ön ve arka aks tekerleklerinin simetrikliğini ayrı ayrı göz önüne alarak değerlendirmektedir. Bu nedenle, ön ve arka aksın sağ ve sol tekerleklerinin uyguladıkları farklı fren ve sönümleme kuvvetlerinin, tüm taşıtın frenleme performansına etkileri ve diğer fren hataları test sisteminin mevcut algoritması ile belirlenememektedir. Bu çalışmada, sabit fren test sistemlerinin ölçüm sonuçlarını kullanarak bu fren hatalarını ortaya çıkarabilecek bir arayüz geliştirilmiştir. Bu arayüz, tek aks ölçüm sonuçlarını kullanarak ön ve arka aks arasındaki fren etkileşimini belirleyen fren ve süspansiyon parametrelerinin elde edilmesini sağlayan algoritmaya sahiptir. Bu algoritma aynı zamanda parametre değişimlerini verilen kurallar ile karşılaştırarak uygun uyarılar verebilmektedir. Algoritmanın performansını belirleyebilmek için üç farklı test taşıtının fren ve süspansiyon testleri, sabit fren test sistemi ile gerçekleştirilmiştir. Fren test sonuçları arayüze aktarılarak, aks etkileşimine dayalı parametreler hesaplanmış ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, geliştirilen arayüz sayesinde fren ve süspansiyon hatalarının hem aksın hem de tüm taşıtın frenleme performansına etkileri belirlenebilmiştir.
At present time, the brake test bench conducts the braking and suspension tests of front or rear axles and the test results are evaluated through one axle. The purpose of the brake testing system is to determine braking force and damping coefficient dissymmetry of one axle. Thus, this test system evaluates the performance of service brake, hand brake and suspension systems by considering separately front and rear axle dissymmetry. For this reason, the effects of different braking and damping forces applied by right and left wheels of both axles on braking performance of all vehicle are not determined due to available algorithm of the test bench. Also, the other brake failures are not occurred due to the algorithm of brake test system. In this study, the interface has been developed to determine the other effects of dissymmetry and the other brake failures by using the one axle results of brake test bench. The interface has algorithm computing the parameters according to the interaction between front and rear axles by only using measured test results. Also, it gives the warnings by comparing changes in the parameters with braking performance rules. Braking and suspension tests of three different vehicles have been conducted by using brake test bench to determine the performance of the algorithm. Parameters based on the axle interaction have been calculated by transferring brake test results to the interface and the test results have been evaluated. As a result, the effects of brake and suspension failures on braking performance of both axle and vehicle have been determined thanks to the developed interface.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

7.
Derin suda dairesel silindir arkasında meydana gelen akış yapısının örgü teller ile kontrol edilmesi
Control of flow structure in the wake region of circular cylinder with meshy wire in deep water
Burcu Oğuz, Mustafa Atakan Akar, Engin Pınar, Hüseyin Akıllı, Beşir Şahin
doi: 10.5505/pajes.2016.41033  Sayfalar 280 - 284
Bu çalışmada amaç derin su içerisine yerleştirilen silindire (bacalar, yüksek binalar vb.) ve arkasındaki bir cisme veya cisimlere girdap kopması sonucu etki eden daimi olmayan yüklerin etkisinin ve şiddetinin azaltılması ve optimum değerlerin (tel kalınlığı ve geçirgenlik oranı, β) belirlenmesidir. Bu amaçla çapı D=50 mm olan dairesel silindir etrafına sarılan farklı kalınlık ve geçirgenlik oranına sahip örgü tellerin etkisi Re_D=5000 değerinde araştırılmıştır. Geçirgenlik oranları β=0.5-0.8 aralığında 0.1 artımlarla dört farklı değerdedir. Silindir üzerine sarılmış tellerin kalınlıkları b=1 mm, 2 mm, 3mm ve 4mm’dir. Silindir arkasında meydana gelen akış yapısı, silindir etrafına sarılan örgü tellerle kontrol edilmeye çalışılmıştır. Deneyler PIV (parçacık görüntülemeli hız ölçme) tekniği kullanılarak yürütülmüştür. Tüm geçirgenlik oranlarında, Türbülans Kinetik Enerji (TKE) ve Reynolds kayma gerilmesi değerleri b=1 mm ve 2 mm tel kalınlıklarında, örgüsüz silindirin değeri ile kıyaslandığında artmakta fakat b=3 mm ve 4 mm kalınlıklarında azalmaktadır. Geçirgenlik oranı, β=0.6 değerinde ve tel kalınlığı b=4 mm durumunda TKE ve Reynolds kayma gerilmesi değerleri, örgü tellerinin silindir arkasında meydana gelen akışı kontrol ettiğini göstermektedir. Frekans değerlerinin sonuçları da örgü tellerin, silindir arkasındaki akışı, geçirgenlik oranı β=0.6 ve b=4 mm tel kalınlığında en iyi kontrolü sağladığını net bir şekilde açıklamaktadır.
In this study the aim is decreasing the effect and the intensity of the temporary loads resulted from vortex shedding that have an impact on the cylinder (chimneys, high buildings etc.) located in deep water and the object or objects in the wake region and definition of the optimum values (wire thickness and porosity β) With different thickness and different porosity ratios the effect of meshy wire that surrounded a circular cylinder of D=50 mm diameter was observed at Re_D=5000. The porosity ratios were four different values between a range of β=0.5-0.8 with an interval of 0.1. The thicknesses of wire were 1 mm, 2 mm, 3 mm and 4 mm. The flow structure in the wake region of circular cylinder was tried to be controlled by meshy wire that surrounded the cylinder. Experiments were carried out by using particle image velocimetry (PIV) technique. Comparing with bare cylinder results, turbulence kinetic energy (TKE) and Reynolds shear stress values increase with wire thicknesses of b=1 mm, 2 mm for all porosity ratios and decrease with b=3 mm, 4 mm. With porosity ratio of β=0.6 and wire thickness of b=4 mm TKE and Reynolds shear stress results show that meshy wire controls the flow in the wake region of the cylinder. Frequency value results also define that best flow control is obtained with β=0.6 and b=4 mm.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

8.
Dinamik üretim sistemleri için kanban sayısının belirlenmesi: Bütünleşik bir yöntem
Determining the number of kanbans for dynamic production systems: An integrated methodology
Özlem Uzun Araz, Ceyhun Araz, Özgür Eski
doi: 10.5505/pajes.2015.30306  Sayfalar 285 - 296
Tam zamanında üretim sistemleri (TZÜ), işletmelerin doğru zamanda, müşterinin istediği miktarda üretim yapmalarına olanak sağlayan, böylelikle stoklarını azaltmaya teşvik eden bir yönetim felsefesidir. TZÜ felsefesinin en önemli parçası, malzeme hareketlerini gerçekleştirmek için kullanılan kanban sistemleridir. Kanban sistemlerinde, iş istasyonlarında kullanılacak kanban sayılarının belirlenmesi en temel problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Kullanılacak kanban sayıları üretim sisteminin performansı üzerinde etkilidir. Bu çalışmanın temel amacı, Kanban sistemlerinde, kart sayılarının dinamik belirlenebilmesi için kullanılabilecek bir yöntem geliştirmektir. Önerilen yöntemin temelinde, üretim sisteminin anlık veri alınarak izlenmesi ve sistem durum değişkenlerinde meydana gelen farklılıkların dikkate alınarak Kanban sayılarının yeniden düzenlemesi yatmaktadır. Bu amaçla yapılan çalışmada benzetim, yapay sinir ağları ve Mamdani tipi bulanık çıkarsama sistemleri entegre edilerek bütünleşik bir dinamik kanban sayıları belirleme yöntemi geliştirilmiştir. Önerilen yöntem, benzetim ortamımda modellenen hipotetik bir üretim sistemine uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar, önerilen yöntemin verimliliğini ve etkinliğini göstermiştir.
Just-in-time (JIT) is a management philosophy that reduces the inventory levels and eliminates manufacturing wastes by producing only the right quantity at the right time. A kanban system is one of the key elements of JIT philosophy. Kanbans are used to authorize production and to control movement of materials in JIT systems. In Kanban systems, the efficiency of the manufacturing system depends on several factors such as number of kanbans, container size etc. Hence, determining the number of kanbans is a critical decision in Kanban systems. The aim of this study is to develop a methodology that can be used in order to determine the number of kanbans in a dynamic production environment. In this methodology, the changes in system state is monitored in real time manner, and the number of the kanbans are dynamically re-arranged. The proposed methodology integrates simulation, neural networks and Mamdani type fuzzy inference system. The methodology is modelled in simulation environment and applied on a hypothetic production system. We also performed several comparisons for different control policies to show the effectiveness of the proposed methodology.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

9.
Karışım tasarımları: Gıda endüstrisindeki güncel uygulamalar üzerine bir yayın taraması
Mixture design: A review of recent applications in the food industry
Yeliz Buruk Sahin, Ezgi Aktar Demirtaş, Nimetullah Burnak
doi: 10.5505/pajes.2015.98598  Sayfalar 297 - 304
Deney tasarımı, deneysel süreçlerde istatistiksel teknikleri kullanan sistematik bir yaklaşımdır. Bu çalışmanın temel amacı, deney tasarımının özel bir hali olan karışım tasarımlarının gıda sektöründeki güncel uygulamalarına dönük bir bakış açısı sunmaktır. Karışım tasarımlarına ilişkin teorik bilgiler ve gıda sektöründeki uygulamalar geniş bir literatür temel alınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Simpleks Kafes, Merkezlenmiş Simpleks Kafes, D-optimal ve Çapraz tasarımlar gibi bir çok karışım tasarım tipi özellikleri ve avantajları yönüyle karşılaştırılmıştır. Çok yanıtlı eniyileme ve eniyilemede kullanılan bazı algoritmalar ve yazılımlar tartışılmıştır. Özetle, yapılan çalışma gıda endüstrisinde karışım tasarımlarına ilişkin daha özel ve güncel uygulamalara odaklanmıştır.
Design of experiments (DOE) is a systematic approach to applying statistical methods to the experimental process. The main purpose of this study is to provide useful insights into mixture design as a special type of DOE and to present a review of current mixture design applications in the food industry. The theoretical principles of mixture design and its application in the food industry, based on an extensive review of the literature, are described. Mixture design types, such as simplex-lattice, simplex-centroid, D-optimal and crossed mixture, are compared in terms of their characteristics and advantages. Multi-response optimization and the application of some heuristics and softwares are discussed. This review focuses on an overview of the more specialized and novel food applications in the recent literature.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

10.
Çok ölçütlü karar verme yöntemleri ile atık bertaraf firması seçimi
Selection of disposal contractor by multi criteria decision making methods
Cenker Korkmazer, Ezgi Aktar Demirtaş, Doğan Erol
doi: 10.5505/pajes.2015.98704  Sayfalar 305 - 313
Tehlikeli atıklar, fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle uygunsuz depolanması, bertaraf edilmesi ve taşınması halinde, insanı ve çevreyi tehdit eden maddelerdir. Çeşitli faaliyetleri sonucu bu maddeleri atık olarak üreten işletmelerin çoğunlukla kendilerine ait güvenli bertaraf sistemleri bulunmamaktadır. Ayrıca işletmeler, yüklenici firmaları seçerken çoğu kez yeterince dikkatli davranmamaktadır. Yüklenici firma seçimine etki eden ve kendi aralarında çelişebilen birçok nitel ve nicel ölçüt bulunmaktadır. Yapılan çalışmanın amacı, tehlikeli atık üreten bir işletmeye bu atıkları ekonomik ve zararsız olarak uzaklaştırabilen uygun yükleniciyi seçmesinde yardımcı olabilmektir. Çalışmada Çok Ölçütlü Karar Verme (ÇÖKV) yöntemlerinden birisi olan ve literatürde yaygın olarak kullanılan Analitik Serim Süreci (ASS) ile yüklenici firmaların ağırlıkları hesaplanmıştır. İzleyen aşamada ise kurulan bir matematiksel model desteğinde; hangi tehlikeli atık türünün hangi yükleniciye verilmesi gerektiği belirlenmiştir. Bahsedilen bütünleşik yaklaşım bu konuda çalışacak benzer işletmelere rehberlik edecektir.
Hazardous waste is substance that threaten people and environment in case of improper storage, disposal and transport due to its concentration, physical and chemical properties. Companies producing hazardous waste as a result of several activities mostly do not have any own disposal facilities. In addition, they do not pay attention enough to determine the right contractor as a disposal facility. On the other hand, there are various qualitative and quantitative criteria affecting the selection of the contractor and conflicting with each other. The aim of the performed study is to assist one of these companies producing hazardous waste in the selection of the best contractor that eliminates hazardous waste economic and harmless way. In the study, contractor weights in percentage is calculated by using Analytic Network Process (ANP) as one of the multi-criteria decision making (MCDM) methods and widely used in the literature which considers both qualitative and quantitative criteria. In the next step, by the help of the mathematical model, contractors that will be given which type of hazardous waste are identified. This integrated approach can be used as a guide for similar firms.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

11.
Ege bölgesinde faaliyet gösteren KOSGEB kapsamındaki farklı ölçeklerdeki şirketlerin (KOBİ) bulanık kümeleme analizi ile gruplandırılması
Grouping of the companies in different scales by fuzzy cluster analysis operating in the Aegean region of KOSGEB (SMEs)
Mustafa Güneş, Aynur İncekırık
doi: 10.5505/pajes.2015.24119  Sayfalar 314 - 323
Son yıllardaki akademik araştırmalarda ve uygulamalarda belirsizlik anlamı taşıyan kavramların sınıflandırılmasında bulanık kümeleme teorisi kullanılmaktadır. Kümeleme çalışmalarında, bazı objelerin küme üyeliklerinde veya kümeleri tanımlamada bir belirsizlik oluyorsa bulanık kümeleme yaklaşımının kullanılması daha faydalı olacaktır. Ayrıca, Bulanık Kümeleme Analizi diğer istatistiksel analizlerden farklı olarak esnek yapıda ve daha kullanışlı olup herhangi bir varsayıma dayanmaz. Bunun sonucunda, birçok sistemin bulanık sistemler yardımıyla modellenebilmesi ve hatta kopyalanabilmesinde hem bilimsel alanda hem de günlük hayatta oldukça önemli gelişmelere sebep olmuştur. Bu çalışmada, Bulanık Kümeleme Analizinin tüm avantajları göz önünde bulundurularak, Ege bölgesinde faaliyet gösteren Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) kapsamındaki farklı ölçeklerdeki şirketler sınıflandırılmıştır. KOSGEB’in belirlediği ölçütlere göre elde edilen veriler kullanılmıştır. Bulanık kümeleme metotları kullanılarak üç farklı ölçeğe göre sınıflandırma yapılmıştır. Bulanık çıkarım sistemi yapısı, bulanık modelleme yapısı ve bulanık kümeleme algoritmaları uygulamalarında kolaylık sağlamak maksadıyla oluşturulmuştur. Bu çalışmadaki sınıflandırma analizi için daha esnek bir model elde edilmiştir. Ayrıca, MATLAB kullanılarak oluşturulan bir yazılım vasıtasıyla araştırmacılara ve uygulayıcılara hızlı bir analiz yapma ve değerlendirme olanağı sağlanmıştır.
In recent academic researches and applications, fuzzy clustering theory is used to classify concepts which state uncertainty. In clustering studies, if there is an uncertainty in determining clusters or cluster memberships of some objects, it would be better to use fuzzy clustering approach. Furthermore, Fuzzy Clustering Analysis differ from other statistical analysis as flexible structure, more practical and not based on any assumption. As a result of that, modelling and even copying of many systems with the help of fuzzy systems have been caused considerable development in our lives as well as in scientific field. In this study, considering the all advantages of fuzzy clustering analysis, the companies operating in the Aegean region of KOSGEB with different scales are classified. The data obtained according to the criteria determined by KOSGEB are used. Classification is made by three different scales using fuzzy clustering methods. Fuzzy inference system has been created to provide convenience for applications of fuzzy modelling structure and fuzzy clustering algorithms. For classification analysis in this study were obtained a more flexible model. Also it is intended to provide opportunity of quick analysis and evaluation to researchers and practitioners through a software created using MATLAB.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

12.
Metro servis sistemlerinde acil tahliye modelleri: İzmir metro uygulaması
Emergency evacuation models in subway service systems: An application on Izmir (Turkey) subway system
Gökçe Baysal Türkölmez, Mustafa Güneş
doi: 10.5505/pajes.2015.57855  Sayfalar 324 - 339
Büyük şehirlerde nüfus yoğunluğunun her geçen gün artması ulaşım sorununu da beraberinde getirmektedir. Kalabalık trafik için toplu taşıma etkin bir çözüm olmaktadır. Toplu taşıma için hızlı ve verimli bir alternatif olan metro sistemi diğer alternatiflere göre ağırlıklı bir şekilde tercih edilmektedir. Ancak metro sisteminin genellikle yeraltında olması, çok fazla sayıda insanın taşınması ve giriş-çıkış noktalarının turnikelerle kontrol edilmesi, metro vagonlarında, metro hattında ve metro istasyonlarında oluşabilecek bir felakette insanların tahliye edilmesini zorlaştırmaktadır. Bir acil durumda insanların sistemden ne kadar sürede tahliye edilebileceğini bilmek önem arz etmektedir. Bu çalışmada, İzmir metro sisteminde en kalabalık istasyonlardan biri olan Konak istasyonu acil tahliye modelleri kullanılarak incelenmiş ve tahliye simülasyonu Simulex programıyla oluşturulmuştur. Acil durum tahliyesi 3 farklı senaryo ile modellenmiş ve çözüm önerileri geliştirilmiştir.
Increasing population in crowded cities causes transportation problems. Public transportation is an effective solution for the crowded traffic. Subway is a fast and productive alternative for public transportation so it is a highly preferable choice in others. It is hard to evacuate people in subway station during a disaster in carriages, on subway line or in subway stations because subway systems are often located underground, a lot people use it at the same time and enter-exit gates are controlled by turnstiles. It is crucially important to know the evacuation time of people from subway. In this paper, Konak station, one of the most crowded stations of Izmir Subway System is analyzed by emergency evacuation models. The evacuation process is simulated by Simulex software. The emergency evacuation problem is modeled in three different scenarios. Solution offers are developed for them.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

13.
Karma modelli tip-2 montaj hattı dengeleme problemi için bir kısıt programlama modeli
A constraint programming model for mixed model type 2 assembly line balancing problem
Hacı Mehmet Alağaş, Mehmet Pınarbaşı, Mustafa Yüzükırmızı, Bilal Toklu
doi: 10.5505/pajes.2016.93276  Sayfalar 340 - 348
Bu çalışmada karma modelli montaj hattı dengeleme problemleri için yeni bir kısıt programlama modeli sunulmuştur. Önerilen model verilen bir istasyon sayısı ile çevrim zamanını en küçüklemektedir. Önerilen model literatürdeki örnek problemler ile test edilmiştir ve modelin performansı karma modelli montaj hattı dengeleme problemlerinin matematiksel modeli ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Performans kriterleri olarak ulaşılan en iyi çözüm değeri ve CPU süresi kullanılmıştır. Deneysel sonuçlar önerilen kısıt programlama modelinin problemin çözümünde iyi performans gösteren bir alternatif modelleme tekniği olduğunu göstermiştir.
This paper presents a new constraint programming model for mixed-model assembly line balancing problem. The proposed model minimizes the cycle time for a given number of stations. The proposed model is tested with literature problems and its performance is evaluated by comparing to mathematical model. Best obtained solution and elapsed CPU time are used as performance criteria. The experimental results show that the proposed constraint programming model performs well and can be used as an alternative modeling technique to solve the problem.
Makale Özeti | Tam Metin PDF