Cilt: 2  Sayı: 2 - 1996
Özetleri Gizle | << Geri
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III
DOWNLOAD

2.
SELF ELEKTRO-OPTİK CİHAZLARIN KUANTUM ÇUKURLU YAPILARI VE GALYUM-ARSENİT
THE QUANTUM-WELL STRUCTURES OF SELF ELECTROOPTIC-EFFECT DEVICES AND GALLIUM-ARSENIDE
Mustafa TEMİZ
Sayfalar 89 - 96
Çoklu kuantum çukurlu elektroapsorptiv self elektro-optik cihazlar optik anahtarlama ve hesaplamalarında kullanılması için yoğun bir şekilde araştırılmaktadır. Kuantum çukurlu yapılara sahip self elektro-optik cihazlar, galyum-arsenit/aliminyum galyum-arsenit elektronik devrelerine ait giriş ve çıkış işaretlerinin her ikisinin birden optik olarak elde edildiği yeni bir optoelektronik teknolojidir. Optik giriş ve çıkışlar kuantum çukurlu emme özelliklerine dayanır. Bu kuantum çukurlu yapılar, günümüzde yeni boyutlar meydana getirmekte olan GaAs/AlGaAs’li yarıiletken malzemelerle yapılan pek çok ince katmanlardan meydana gelir. İlk günlerden beri bu malzemelerin fiziğinde bulunan en önemli ilerleme şu anda GaAs teknolojisinin dayandığı farklı jonksiyonlu yapıların keşfidir. GaAs/AlGaAs’li yapılar kuantum çukurlu yapıları oluşturmak ve keza yarıiletken laser, dedektör ve optik dalga klavuzlarına ilişkin anahtarlar yapmak için yasak bant ve kırılma indisi ile ilgili bazı önemli avantajlar sunar.
Multiple quantum-well (MQW) electroabsorptive self electro optic-effect devices (SEEDs) are being extensively studied for use in optical switching and computing. The self electro-optic-effect devices which has quantum-well structures is a new optoelectronic technology with capability to obtain both optical inputs and outputs for Gallium-Arsenide/Aluminum Gallium-Arsenide (GaAs/AlGaAs) electronic circuits. The optical inputs and outputs are based on quantum-well absorptive properties. These quantum-well structures consist of many thin layers of semiconductors materials of GaAs/AlGaAs which have emerged some important directions recently. The most important advance in the physics of these materials since the early days has been invention of the heterojunction structures which is based at present on GaAs technology. GaAs/AlGaAs structures present some important advantages to relevant band gap and index of refraction which allow to form the quantum-well structures and also to make semiconductor lasers, dedectors and waveguide optical switches.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

3.
ELASTOHİDRODİNAMİK YAĞLAMADA MUYLU VE BURÇ PÜRÜZLÜLÜK MİKTARLARININ PERFORMANS KARAKTERİSTİKLERİNE ETKİSİ
EFFECT OF SHAFT AND SHELL SURFACE ROUGHNESS ON BEARING PERFORMANCE IN ELASTOHYDRODYNAMIC LUBRICATION
Emin GÜLLÜ
Sayfalar 97 - 102
Bu çalışmada, toplam yüzey pürüzlülük miktarının yatak performanslarını nasıl değiştirdiği incelenmektedir. Burada probleme muylunun pürüzlülük miktarı da dahil edilmiştir. Burç ve muylu pürüzleri sinüs fonksiyonları ile modellenmiş ve muylu pürüzlerinin dönme etkisi de dikkate alınmıştır. Çalışmada elde edilen performans değişiklikleri incelendiği zaman toplam yüzey pürüzlülük miktarının artması ile performanslar olumlu etkilenmiştir. Ancak yüzey pürüzlülük miktarı için bazı sınırlar gözönünde bulundurulmak zorundadır. Bu sınırların varlığı işletme şartları ile pürüz miktarları arasındaki ilişkinin, bir optimizasyon işlemiyle bulunabileceğini göstermektedir.
This study is devoted to the effect of surface roughness on bearing performance. Shaft and shell roughness are both taken into account. For both sides, surface roughness is accounted in the form of sin function and rotation effect of shell roughness involved in the model as well. Evaluation of the results leads to conclusion that increase in total roughness improves the bearing performance characteristics. But some contraints for surface roughness must be considered. Having these constraints existing, it comes out that the relation between performance parameters and surface roughnes can be obtained by an optimization procedure.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

4.
GLOBAL KONUM BELİRLEME SİSTEMİ (GPS)
GLOBAL POSITIONING SYSTEM (GPS)
Celalettin Karaali, Ömer Yıldırım
Sayfalar 103 - 108
GPS sisteminin jeodezik çalışmalarda kullanımı, gün geçtikçe yaygınlaşmakta ve bu sistem adım adım haritacılık sektöründe zirveye tırmanmaktadır. Faz ölçüleri kullanmak suretiyle mm mertebesinde duyarlık elde edilmesi, her türlü hava koşullarında gözlem yapılması, noktaların birbirlerini görme şartı olmaması ise tercih unsurunu artırmaktadır. Ayrıca, her geçen gün ölçü tekniklerinin geliştirilmesi, deformasyon ölçmeleri, fay hareketlerinin izlenmesi, duyarlı jeoid haritalarının çıkarılması, halihazır harita yapımı vb. çalışmalarda GPS’in kullanımını yaygınlaştırmıştır.
Use of GPS is becoming more widespread on surveying engineering. Especially, preference to GPS is increased by getting accuracy of order of milimeter, making observation on every weather forecast, without requiring intervisibility between station. Besides, developing new observation techniques and technologies in GPS increased its use in deformation easurements, monitoring crustal movements, mapping precise geoid maps, detail surveying, etc.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

5.
ÜNİFORM DAİRESEL KESİTLİ BORU AKIŞLARINDA KİNETİK ENERJİ VE MOMENTUM DÜZELTME FAKTÖRLERİNİN DEĞİŞİMİ
VARIATION OF KINETIC ENERGY AND MOMENTUM CORRECTION FACTORS IN UNIFORM CIRCULAR PIPE FLOWS
Mehmet ATILGAN, Mustafa GÖLCÜ
Sayfalar 109 - 116
Vizkozitenin akış üzerine etkisi genellikle çok karmaşıktır ve tam matematiksel analize uygun değildir. Vizkoziteden kaynaklanan kayma gerilmeleri boru içindeki akış hızlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Fakat ortaya çıkan kısmi diferansiyel denklemler (Navier- Stokes denklemleri) bilinen genel bir çözüme sahip değildir. Sıkıştırılamayan akışkanların tek boyutlu sistemdeki hareketi incelendiğinde; gerçekte, bir boruya veya kanala giren ve çıkan akışkan genellikle tek boyutlu değildir. Hızlar kesit alanı boyunca cidardan merkeze doğru artmakta ve eksen üzerinde maksimum değere erişmektedir. Bu yüzden birim ağırlıktaki kinetik enerjiyi hesaplamak için ortalama hızı kullanmakla meydana gelen hata, kinetik enerji düzeltme faktörünü kullanmakla giderilebilir. Aynışekilde ortalama momentum akışı da momentum düzeltme faktörü ile düzeltilmek zorundadır.Bu çalışmada üniform dairesel kesitli boru akış çeşitlerinde Re sayılarına bağlı olarak kinetik enerji düzeltme faktörü ile momentum düzeltme faktörü değerleri incelenmiştir.
The effect of viscosity on the flow is generally very complex and not suitable for mathematical analysis. The shear stresses due to viscosity affect the flow velocities in pipe. On the other hand, the partial differential equations governing the flow (Navier Stokes equations) do not have general solutions. When the movement of incompressible fluids in one dimensional system is considered, the velocity of fluid at inlet and outlet sections are not one dimensional. The velocities are increasing from wall to the center and reach a maximum value at the center. So, the error in kinetic energy calculation per unit mass because of using average velocity can be corrected by a correction factor. For similar reasons, average momentum flows must also be corrected by a momentum correction factor. In this study, in uniform circular pipe flows, the kinetic energy correction factor and momentum correction factor have been investigated with respect to Reynolds number.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

6.
TAŞIT TASARIMINDA EMNİYET FAKTÖRÜ
SAFETY FACTOR IN VEHICLE DESIGN
Osman ELDOĞAN
Sayfalar 117 - 121
Taşıt tasarımında öncelikle göz önünde bulundurulan konulardan biri emniyettir. Geniş manasıyla emniyet faktörü, otomobilin icadıyla birlikte gündeme gelmiştir. Saatte on kilometreden fazla olan hızlarda, ortaya dönme ve durma problemi çıkmaktadır. Dolayısıyla kaza olayı için dizaynın yanında, taşıtın normal fonksiyonları için de bu alanda uzun zamandır çalışılmaktadır. Bu çalışmada, taşıt tasarımındaki emniyetle ilgili bir takım gelişmeler üzerinde kısaca durulmuş, konu üzerine yapılan çalışmalar ve emniyet parametreleri hakkında kısa bilgiler verilmiştir.
One of the primary conciderations in vehicle design is safety. Safety criteria in the broadest sense have been with the car from its inception. Once you are moving at more than ten kilometers per hour, the problems of turning and stopping become immediately apparent. Designing for accident avoidance, therefore, is in one sense merely an extension of designing for normal function, and improvements have been introduced in an ad hoc manner over many years in this area. This paper traces very briefly the evolution of some safety aspects of vehicle design. Some studies and safety parameters are introduced too.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

7.
Co ve Cr İÇEREN SERT MALZEMELERİN PLAZMA ARKI İLE ISITILARAK TALAŞLI İŞLENEBİLİRLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI
INVESTIGATION OF MACHINABILITY IN Co AND Cr CONTAINING HARD MATERIALS HEATED BY PLASMA ARC
Halis Çelik
Sayfalar 123 - 127
Günümüzde yumuşak malzemelerin tornalanması problem olmamakla beraber, sert malzemelerin talaşlı üretimi bazı durumlarda teknolojik bakımdan zorluk çıkarmaktadır. Bu zorlukların giderilmesi hususunda araştırmacılar çalışmalarını halen sürdürmektedirler. Bu çalışmanın amacı yüksek sertlikteki üç adet malzemeyi ısıtarak yumuşatmak ve hemen ardından da bu malzemelerin işlenebilirliğini araştırmaktır. Malzemelerin ısıtılma işlemi, ileri ısıtma metodlarından “plazma arkı ısıtma metodu” kullanılarak yapılmıştır. Isıtılan yüzeyden talaş kaldırmak için tungsten karbür kesici takımlar kullanılmıştır. Tornalama deneylerinde iki çeşit malzeme kullanılmış olup bunlar sırasıyla, Titanyum ilaveli %14 Cr içerikli dökme çelik, %8,5 Cr içerikli dökme çelik ve bir tane de gerek otomotiv gerekse kuvvet santralleri, tekstil ve kağıt endüstrisinde çok kullanılan ve stellite 6 olarak bilinen Co-Cr-W alaşımıdır. Deneylerde kesici takımların aşınması, kesme kuvvetleri ve yüzey pürüzlülüğü hususları incelenmiştir.
Turning soft materials is not a problem in these days. But machinability of hard materials have been necessary. A lot of research has been done on machinability of difficult-to-cut materials. The aim of the present study is toinvestigate the machinability of three of hard materials after heating and softening. In this study for machining difficult-to-cut materials, different heating processes were applied and for heating, lately developed plasma heating method was used. To cut the hard material heated by plasma arc, tungsten carbide cutting tool was used. In the study, three different hard materials have been used. These were ferritic steel with 14 % Cr, Ti added cast iron, 8.5 % Cr cast steel and Co-Cr-W alloyed steel which is called stellite 6 and used in the textile industry andat power stations. In this study cutting forces, wear of cutting tool and surface roughness were investigated.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

8.
DİNAMİK TOZ SIKIŞTIRMA İŞLEMİNİN MEKANİĞİ
MECHANICS OF DYNAMIC POWDER COMPACTION PROCESS
Nurettin YAVUZ
Sayfalar 129 - 134
Son yıllarda, metal tozlarının dinamik sıkıştırma metodlarına gösterilen ilgi, sıkıştırma özelliklerini iyileştirme ve sıkıştırılmış malzemelerin üretim hızlarını yükseltmeye olan ihtiyaçtan dolayı artmıştır. Bu makalede metal tozlarının dinamik ve patlamalı sıkıştırılmasının kısa bir özeti verildi. Sıkıştırma işleminin daha iyi anlaşılması, metal tozu sıkıştırma mekaniği ile birlikte sağlanmaya çalışıldı.
In recent years, interest in dynamic compaction methods of metal powders has increased due to the need to improve compaction properties and to increase production rates of compacts. In this paper, review of dynamic and explosive compaction of metal powders are given. An attempt is made to get a better understanding of the compaction process with the mechanicis of powder compaction.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

9.
KIRMIZI ÇAMURDAN DEMİR (II) SÜLFAT (FeSO4.7H2 O) ÜRETİMİ
PRODUCTION OF IRON(II) SULPHATE(FeSO4.7H2 O) FROM RED-MUD
Nihat TINKILIÇ, Emin ERDEM
Sayfalar 135 - 137
Boksitten alüminyum üretiminde atık madde olarak ele geçen kırmızı çamur bünyesinde Fe, Al, Na, V ve Ti gibi kıymetli maddeler bulundurur. Bu çalışmada, sülfürik asit kullanılarak 170 o C 'de 3 saat süreyle çözünürleştirilen kırmızı çamur içindeki demir, uygulanan analitik işlemler sonucu % 86 verimle FeSO4.7H2 O şeklinde ayrıldı. Demir oranı düşük (%38,57 Fe2 O3) olması sebebiyle pik demir üretimi için uygun olmayan kırmızı çamurun FeSO4.7H2 O üretiminde kullanılabileceği sonucuna ulaşıldı.
The red-mud obtained during the production of aluminium from bauxite as a by-product contains valuable materials such as Fe, Al, Na,V, Ti etc. In this study, red-mud was dissolved with H2 SO4 and converted to FeSO4.7H2 O by 86 % efficiency. The optimum converting conditions were found as heating for three hours at 170o C. The red-mud is not suitable for the production of pig iron because, it hasn't got enough iron contents(38.57 per cent Fe2 O3). We concluded that, the red-mud can be used in production of FeSO4.7H2 O.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

10.
TÜRKİYE'DEKİ BAZI PEATLERİN AYRIŞMA DERECESİ, KATYON DEĞİŞİM KAPASİTESİ VE ORGANİK MADDESİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER
DEGREE OF DECOMPOSITION, CATION EXCHANGE CAPACITY AND ORGANİC MATTER RELATIONSHIPS IN PEATS OF TURKEY
Abdullah BARAN, Gökhan ÇAYÇI
Sayfalar 139 - 142
Bu araştırmada, Türkiye'nin 14 ayrı bölgesinden 0-20 cm, 20-40 cm ve 40-60 cm derinliklerden alınan peat örneklerinin ayrışma dereceleri, katyon değişim kapasiteleri (KDK) ve organik madde miktarları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Peat örneklerinin ayrışma derecesi ile KDK ve organik madde arasındaki ilişkilerin yanısıra, organik madde ile KDK arasındaki ilişki de belirlenmiştir. KDK ve organik madde miktarlarının artması ile ayrışmanın azaldığı, organik madde ile KDK arasında da pozitif bir ilişki olduğu yapılan istatistiksel analizlerle belirlenmiştir.
In this research, degree of decomposition, cation exchange capacity (CEC) and organic matter relationships in peats of Turkey taken from 0-20 cm, 20-40 cm and 40-60 cm depths of 14 different regions were investigated. It was determined some correlations between decomposition degree and CEC, and also between organic matter and CEC. Decomposition increased as CEC and organic matter content increased, and organic matter affected CEC, positively. Those relationships were ascertained by statistical analyses.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

11.
BAKTERİ (Rhizobium meliloti) VE MANTARIN (Aspergillusniger) PEAT KARIŞTIRILAN VE KARIŞTIRILMAYAN KİLLİ TINLI BİR TOPRAĞIN AGREGAT STABİLİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ
THE EFFECTS OF BACTERIA (Rhizobium meliloti) AND FUNGUS (Aspergillus niger) ON AGGREGATE STABILITY OF A CLAY LOAM SOIL MIXED AND NON MIXED BY PEAT
Abdullah BARAN, Ayten KARACA, Koray HAKTANIR
Sayfalar 143 - 146
Bu araştırmada, peat karıştırılan ve karıştırılmayan killi tınlı bir toprakta bakteri (Rhizobium meliloti) ve mantar (Aspergillus niger) aşılamasının agregat stabilitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Bakteri ve mantar aşılanan ve aşılanmayan topraklar, 20 ± 1 °C de 90 gün süresince inkübasyona bırakılmış, 1., 30., 60. ve 90. günlerde örnekler alınarak agregat stabiliteleri belirlenmiştir. Bakteri ve mantar aşılanmış ve aşılanmamış, peat karıştırılan ve karıştırılmayan toprak örneklerinde, 30. gün sonunda en yüksek agregat stabiliteleri elde edilmiş, meydana gelen artışlar istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (P < 0.05). Örneklerin, 30. günden sonraki inkübasyon süreleri sonunda agregat stabilitelerinde azalma görülmüştür. Mantar, bakteriye göre, bütün örneklerin agregat stabilitesinde daha fazla artışa neden olmuştur. Peat karıştırılan toprak örneklerinin agregat stabiliteleri peat karıştırılmayan topraklara göre daha düşük bulunmuştur.
In this research, the effects of inoculation with the bacteria (Rhizobium meliloti) and fungus (Aspergillus niger), species on the aggregate stability of a clay loam soil mixed and non mixed by peat were investigated. The inoculated and non inoculated samples were incubated at 20 ± 1°C for 1, 30, 60 and 90 days, then, at the end of each incubation period, aggregate stabilities were determined. At the end of second incubation period, maximum aggregate stabilities were obtained at the inoculated and non inoculated and mixed peat and non mixed peat soil samples, and this differences were found significant by statistically (P < 0.05). At the end of after second incubation periods, aggregate stabilities were decreased. Fungus caused in higher inrease at aggregate stabilities than bacteria. It was found that aggregate stabilities of soils mixed by peat lower than non mixed by peat.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

12.
SARIÇAM, KAYIN, LADİN VE KIZILAĞAÇ ODUNLARININ ÇEŞİTLİ KİMYASAL MADDELERLE EMPRENYE EDİLEBİLME ÖZELLİKLERİ
IMPREGNATION PROPERTIES OF SCOTS PINE, BEECH, SPRUCE AND ALDER WOOD BY SOME CHEMICALS
M. Kemâl YALINKILIÇ, Ergün BAYSAL, Zafer DEMİRCİ, Hüseyin PEKER
Sayfalar 147 - 156
Bu çalışma, ülkemiz yaygın türlerinden sarıçam, kayın, ladin ve kızılağaç odunlarında, farklı kimyasal maddelerinin çeşitli çözeltileriyle emprenyesi sonucunda, emprenye koşulları sabit tutulduğunda sağlanacak net kuru emprenye maddesi tutunma oranlarının (retensiyon) belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar, ağaç türlerinden ladinin organik çözücülü emprenye maddesi Vacsol ile yüksek retensiyon oranlarıyla emprenye edildiğini, diğer denenen emprenye maddelerinde ise en az retensiyonun sağlandığı ağaç türü olduğunu göstermiştir. Su itici maddeler (SİM)'den stiren+metilmetakrilat (70: 30) ile izosiyanat'ın ladin odununda diğer türlere eşdeğer retensiyon verdikleri, en yüksek retensiyon oranlarının tüm kimyasal maddeler için genel olarak kızılağaçta ortaya çıktığı, bunu kayın ve sarıçam odunlarının izlediği tespit edilmiştir.
Retentions of preservative chemicals based on even dry weight of wood specimens of scots pine, beech, spruce and alder tree species were determined at the same levels of impregnation parameters according to ASTM D 1413-76. Results indicated that commercial organic solvent based Vacsol was given the highest retention level in spruce wood whereas other treated chemicals were of lowest levels. Styrene+methylmethacrylate (70: 30, v: v) and izosyanate were also given the equilibrium retention levels with other specimens of three wood species. However, spruce wood had retentions at the lowest levels with other treated chemicals. Highest retentions were obtained with the wood specimens of a alder tree followed by beech and scots pine woods in general.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

13.
ZONGULDAK KÖMÜR HAVZASI’NDA MADEN İŞLETİLMESİNDEN DOĞAN ZEMİN ÇÖKMELERİNİN YAPILAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
EFFETS DES AFFAISSEMENTS MINIERS SUR LES CONSTRUCTIONS DANS LE BASSIN HOUILLER DU ZONGULDAK-TURQUIE
Ali İhsan EROL
Sayfalar 157 - 163
Zonguldak Kömür Havzasında da görüldüğü gibi, yeraltı maden işletme çalışmalarının yapıldığı bölgelerde kömür üretimi nedeniyle zemin yüzeyinde çökmeler meydana gelmektedir. Bu makalede Zonguldak Kömür Havzası kısaca tanıtıldıktan sonra, zemin çökmelerinin neden olduğu etkiler açıklanmaktadır. Sonra, zemin çökmelerinin binalar zerindeki etkileri bakımından Zonguldak Havzası'nın mevcut durumu ve gözlenmiş oturma zararları incelenmektedir. Daha sonra, oturmanın zararlı etkilerine karşı binaların korunma önlemleri ve Zonguldak Havzası’na ilişkin çözüm önerileri sunulmaktadır.
Dans les zones ou l’on effectue des travaux d’exploitation sous-jacente, il se cree des affaisemenets de surface par suite d'extraction de houille ainsi qu'ils sont aussi vus dans le Bassin Houiller de Zonguldak. En cet article, apres avoir reconnu brievement le Bassin Houiller du Zonguldak, les effets dus aux affaissements miniers sont expliques. Puis les dommages d'affaissements observes et l'etat existant de Bassin du Zonguldak du point de vue des effets sur les batiments d'affaissement minier sont examines. Ensuite les mesures de protection des batiments contre les effets d'affaissement et les propositions de solution qui interessent au Bassin de Zonguldak sont presentees.
Makale Özeti | Tam Metin PDF