Cilt: 14  Sayı: 2 - 2008
Özetleri Gizle | << Geri
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III
DOWNLOAD

2.
2B GÖRÜNÜSLERDEN OTOMATİK KATI MODELLER OLUSTURMADA UZMAN BİR YAKLASIM
AN EXPERT APPROACH ON AUTOMATIC SOLID MODEL RECONSTRUCTION FROM 2D PROJECTIONS
İsmail ŞAHİN, H. Rıza BÖLÜKLÜ
Sayfalar 111 - 123
Bu makale, iki ve üç görünüsle ifade edilen prizmatik parçaların otomatik üç boyut (3B) modellerini olusturma konusunu incelemekte ve bu amaçla gelistirilen bilgisayar temelli bir yaklasımı tanıtmaktadır. Bu yaklasım; 2B görünüslere ait verilerin yorumlanması ile üç boyut (3B) unsurların belirlenmesi ve bunların hacimsel kesistirilmeleri ile üç boyut (3B) modellerinin olusturulması esasına dayanmaktadır. Bu amaçla bir dizi kural tanımlanmıs ve uzman sistem kullanılarak bir bilgisayar programı gelistirilmistir. Gelistirilen bu program ile, köse cep ve kapalı kanal gibi unsurların olusturulması etkin olarak yapılabilmektedir. Çalısmadaki diger bir yenilik ise, tam ve yarım kesit görünüslerden de otomatik katı modeller elde edilmesidir.
This paper examines how to automatically reconstruct three dimentions (3D) models from their orthographic two and three views and explains a new approach developed for that purpose. The approach is based on the identification of geometric features with the interpretation of 2B views, their volumetric intersections and reconstruction of solid models. A number of rules have been defined for this goal and they implemented on a prototype software with the approach of expert systems. The developed software allows determination of some features efficiently such as slot, holes, blind holes, closed prismatic holes, etc. Another contrubition of this research is to reconstruct solid models from their full section and half section views that is almost noneexistend in the releated literature.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

3.
ALFA METODU KULLANILARAK ‘BASAMAK KIRILMA NDSL TEKL DALGA KILAVUZLARI’NDA SOGURMA VE KAZANÇ KATSAYILARINA İLİSKİN KULLANISLI BİR ANALİZ
AN EFFICIENT ANALYSIS FOR ABSORPTION AND GAIN COEFFICIENTS IN ‘SINGLE STEP-INDEX WAVEGUIDE’S BY USING THE ALPHA METHOD
Mustafa TEMİZ, Özgür Ö. KARAKILINÇ, Mehmet ÜNAL
Sayfalar 125 - 143
Bu çalısmada, adım kırılma indisli tekli dalga kılavuzlu lazerde veya adım kırılma indisli tekli dalga kılavuzunda hapsedilmis elektron ve delik gibi tasıyıcılara ait enerji özdegerlerinin fonksiyonları olan bazı parametrelere baglı normalize frekans ve özellikle normalize yayılım sabiti gibi tasarım parametreleri elde edilmistir. Adım kırılma indisli tekli dalga kılavuzunun veya adım kırılma indisli tekli dalga kılavuzlu lazerin aktif ve gömlek bölgeleri için optik güç ve olasılık nicelikleri ile ilgili bazı optik ifadeler, bu parametreler cinsinden incelenmistir. Arastırmalar bu parametreler cinsinden yapılmıstır ve de teorik olarak en düsük çift ve tek modlu optik elektrik alan dalgaları için ayrı ayrı hesaplanmıstır. Çift ve tek elektrik alan dalgaları için, adım kırılma indisli tekli dalga kılavuzlu lazerlerde bazı önemli büyüklüklere ilave olarak özellikle sogurma ve kayıp katsayıları degerlendirilmistir.
In this study, some design parameters such as normalized frequency and especially normalized propagation constant have been obtained, depending on some parameters which are functions of energy eigenvalues of the carriers such as electrons and holes confined in a single step-index waveguide laser (SSIWGL) or single stepindex waveguide (SSIWG). Some optical expressions about the optical power and probability quantities for the active region and cladding layers of the SSIWG or SSIWGL have been investigated. Investigations have been undertaken in terms of these parameters and also individually the optical even and odd electric field waves with the lowest-modes were theoretically computed. Especially absorption coefficients and loss coefficients addition to some important quantities of the single step-index waveguide lasers for the even and odd electric field waves are evaluated.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

4.
ÇAMARDI (NİGDE) YÖRESİNDE PALEOSEN-EOSEN BİRİMLERDEKİ LİFSİ DAMARLAR VE YAPISAL YORUMU
FIBROUS VEINS AND THEIR STRUCTURAL INTERPRETATIONS IN THE PALEOCENE-EOCENE UNITS OF THE ÇAMARDI (NİGDE) REGION
Yaşar EREN, Ramazan DEMİRCİOĞLU
Sayfalar 145 - 153
Çamardı çevresinde, Nigde masifi Paleozoyik-Mesozoyik yaslı mermer, gnays, amfibolit ve kuvarsitlerden olusmaktadır. Yüksek dereceli bu metamorfitler Üçkapılı granodiyoriti tarafından kesilmekte ve temele ait söz konusu kayaçlar, Paleosen-Eosen yaslı ve çok düsük derecede metamorfizmaya ugramıs örtü birimleri tarafından örtülmektedir. Paleosen-Eosen yaslı örtü birimleri, Ulukısla havzasının kapanmasına baglı olarak, ilk evresinde temel kayaçları ile beraber olmak üzere en az üç evreli deformasyon (D1, D2, D3) ile kıvrımlanmaya ve çok düsük derecede metamorfizmaya ugramıstır. Söz konusu çok evreli deformasyon, yörede yaygın olarak genelde mostra ölçekli ekstensiyonel damar sistemleri gelistirmistir. Damarların iç kesimi genellikle lifsi sekilli mineral dolguludur. Lifsi minerallerle dolgulanmıs damarların büyük bir çogunlugu sintaksiyal, antitaksiyal ve ataksiyal özelligindedir. Damarlardaki lifsi mineraller, yörede dönmeli tarz ilerleyen deformasyonu belgeleyecek sekilde bükülmüstür. Lifsi minerallerin yapısal analizleri, dönmeli deformasyon esnasında, yöredeki en büyük uzama yönünün (deformasyon elipsoidinin X-ekseninin) D1-evresinde kuzeydogu-güneybatı gidisli oldugunu göstermekte ve tektonik tasınmanın büyük bir olasılıkla kuzeydogudan güneybatıya dogru gelistigini belgelemektedir. lerleyen deformasyona baglı olarak, D2- evresinde ise en büyük uzama yönü kuzeykuzeybatıgüneygüneydogu yönleminde saat ibresinin tersi yönünde dönme göstermistir.
In the Çamardı region, the Nigde Massif consist of Palaeozoic-Mesozoic marble, gneiss, quartzite and amhibolite. The high-grade metamorphic rocks of massif are cut by the Cretaceous Üçkapılı granodiorite. These basement rocks were overlain by the cover rocks of Paleocene-Eocene age that display very low grade metamorphism. The Paleocene-Eocene cover units underwent at least three phases of deformation, as designated D1, D2- and D3 which D1- affected both the basement and cover, polyphase folding and low-grade metamorphism due to closing of the Ulukısla basin. The poly-phase deformation also resulted in the wide spread development extensional vein sets generally in mesoscopic scale. Most of the veins are filled with the fibrous minerals. The fibrous veins are mostly sintaxial, antitaxial and ataxial veins. The mineral fibres have curved shape indicating the rotational progressive deformations. Structural analysis of mineral fibres, shows that the maximum elongation direction (X- axis of deformation elipsoid) has northeast-southwest trend, during the D1- event. With the other structural features, the tectonic transport of cover units most probaply developed from northeast to the southwest. Due to rotational progressive deformation during the D2- event, the maksimum elongation direction appears to rotate to north-northwest – south-southwest direction with an anticlockwise sense.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

5.
DİP KLAPESİNİN ANSYS® İLE TASARIM OPTİMİZASYONU
DESIGN OPTIMIZATION OF A FOOT VALVE BY USING ANSYS®
Serdar KARAOĞLU, Çiçek ÖZES
Sayfalar 155 - 160
Bu çalısmada, bir dip klapesinin döküm teknigi ile üretilen ana parçalarının minimum agırlık için tasarım optimizasyonu yapılmıstır. Çalısma, dip klapesinin iki ana parçasının hacimlerini azaltmak suretiyle döküm maliyetlerinin düsürülmesine odaklanmıstır. Çalısmada ANSYS® sonlu elemanlar paket programı kullanılmıstır. Optimizasyon asamasında kullanılan parametrik ölçüler, üretici firmanın tasarım kriterleri ve ilgili standartlar incelenerek belirlenmistir. Ana parçaların hesaplanan optimum boyutları kullanılarak dip klapesinin nihai tasarımı tamamlanmıstır. Optimizasyon çalısması sonucunda, dip klapesinin her iki ana elemanında % 8,5 civarında agırlık azalması saglanmıstır.
In this study, main components of a foot valve, being produced by casting, were optimized for minimum weight. The study was focused on the minimization of casting costs by reducing the volumes of two main parts of the foot valve. ANSYS® finite elements package was used in the study. In the optimization stage, parametrical dimensions were determined according to manufacturer’s design criteria and related standards. Final design of the foot valve was completed by using the calculated values of optimum dimensions of the main components. Design optimization procedure gave about 8.5% of weight reductions in the main foot valve components.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

6.
FOTOVOLTAiK SiSTEMLERiN DENETLENMESi iÇiN YENi BiR KONTROL KARTI VE BiLGiSAYAR YAZILIMI
A NEW CONTROL CIRCUIT AND COMPUTER SOFTWARE FOR CONTROLING PHOTOVOLTAIC SYSTEMS
Mustafa Berkant SELEK, Yalçın İŞLER, Metin ÇOLAK
Sayfalar 161 - 168
Bu çalısmada, zmir ili Bornova ilçesindeki Ege Üniversitesi Günes Enerjisi Enstitüsü bünyesinde kurulan bir yenilenebilir enerji sisteminin elektrik akısını kontrol eden bir mikroislemci kartı tasarlanmıs ve bilgisayar yazılımı gelistirilmistir. Bu amaçla, anahtarlama görevi yapan güç elektronigi devre elemanlarının bulundugu ayrı bir elektronik kartın kontrol islemini üstlenen PIC18F452 mikrodenetleyicisi kullanan bir elektronik devre gerçeklestirilmistir. Piyasadaki standart kontrol kartları tek seviyeli eviricilerin anahtarlanmasına olanak saglamaktadır. Gelistirilen kontrol kartı ise çok seviyeli eviricilerle çalısmak üzere tasarlanmıstır. Bunun yanı sıra, günes enerjisi panellerinin verimleri oldukça düsük oldugundan, günes panellerinin maksimum güç noktasında (MPP) çalıstırmak çok önemlidir. Bu yüzden, tasarlanan kontrol kartı üzerinde MPP algoritması da bulunmaktadır. Ayrıca, tasarlanan kontrol kartının üzerinde RS232 seri haberlesme arabirimi mevcuttur. Böylece, kontrol kartı üzerinde gerçeklestirilen tüm fonksiyonların kullanıcının istegine göre bir bilgisayar yazılımı aracılıgı ile seçilebilmesine ve istenirse kullanıcıya rapor olarak verilebilmesine olanak tanınmıstır. Son olarak, gelistirilen kontrol kartının, gelistirdigimiz yazılım ile haberlesebilmesi için bir komut seti olusturulmustur. Böylece, kendi kontrol kartını gelistirmek isteyen veya daha görsel bir yazılım gelistirmek isteyen diger arastırmacılar için ortak bir taban olusturulması hedeflenmistir.
In this study, a new microcontroller circuit was designed and new computer software was implemented to control power flow currents of renewable energy system, which is established in Solar Energy Institute, Ege University, Bornova, Izmir, Turkey. PIC18F452 microcontroller based electronic circuit was designed to control another electronic circuit that includes power electronic switching components. Readily available standard control circuits are designed for switching single level inverters. In contrary, implemented circuit allows to switch multilevel inverters. In addition, because the efficiency of solar energy panels is considerably low, solar panels should be operated under the maximum power point (MPP). Therefore, MPP algorithm is included in the designed control circuit. Next, the control circuit also includes a serial communication interface based on RS232 standard. Using this interface enables the user to choose all functions available in the control circuit and take status report via computer software. Last, a general purpose command set was designed to establish communication between the computer software and the microcontroller-based control circuit. As a result, it is aimed that this study supply a basis for the researchers who want to develop own control circuits or more visual software.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

7.
iNCE CiDARLI BASINÇLI TÜPLERiN SONLU ELEMANLAR YÖNTEMiYLE ANALiZi
FINITE ELEMENT ANALYSIS OF THIN WALLED PRESSURE VESSELS
Sait Ö. ERUSLU
Sayfalar 169 - 174
Bu çalısmada ince cidarlı basınçlı tüplerde ASTM standartlarında belirtilen iki farklı çelik için basınç etkisi altında gerilme analizi yapılmıstır. ki boyutlu ve üç boyutlu sonlu elemanlar modelleri Ansys 9.0 yardımıyla olusturulmus, üç boyutlu model tasarım yönünden iki farklı sekilde incelenmistir. Maksimum gerilme kriteri yardımıyla patlama basınçları bulunmus, tüp üzerindeki hasarlı bölgeler belirlenmistir. Hasar sonuçları Von Mises kriteri sonuçları ve standartlardan elde edilen analitik sonuçları ile karsılastırılmıstır. nce cidarlı basınçlı tüplerin sonlu elemanlar analizinde olusturulan modelin, tasarımsal etkilerin etkinligi ortaya çıkmıstır. Analize dayalı patlama basıncı sonuçları standartlardan elde edilen analitik sonuçlara göre daha yüksek bulunmustur.
In this study thin walled pressure vessels made from two different materials refered in ASTM standarts were analysed under pressure. Two and three dimensional finite element models were constructed by Ansys 9.0, three dimensional model was studied for two different designs. Failure analysis was performed with stress resultants. Burst pressures and critical areas were obtained by using maximum stress criteria. Failure resultants were compared with Von Mises yield criteria and analytical results of standarts. It was found that finite element models, design criterias and material properties are effective tools for analysis. The burst pressure results based on finite element analysis were found higher than the results of analytical solutions based on the standarts .
Makale Özeti | Tam Metin PDF

8.
KUTUP DENGELEME PROBLEMi iÇiN YÜKSEK BASARIMLI BiR OPTiMiZASYON TEKNiGi
A HIGH PERFORMANCE OPTIMIZATION TECHNIQUE FOR POLE BALANCING PROBLEM
Bahadır KARASULU, Serkan BALLI, Serdar KORUKOĞLU, Aybars UĞUR
Sayfalar 175 - 183
Karmasık bilimsel problemlerin etkin olarak çözümlenmesinde yüksek basarımlı hesaplama teknikleri kullanılmaktadır. Kutup dengeleme problemi, yapay zeka alanları içerisinde önemli yer tutan robotbilim dalının en temel ölçüm araçlarından biridir. Bu çalısmada kutup dengeleme problemi, Yapay Sinir Agı (YSA) ve yüksek basarımlı hesaplama teknigi kullanılarak çözülmüstür. Kutbu (çubugu) dengede tutmayı saglayan kuvvetin bulunmasında kullanılan destekleyici ögrenme yöntemini temel alan algoritma paralel ortama aktarılmıstır. Gerçeklestirimde C programlama dili ve paralel hesaplama teknigi için Mesaj Geçme Arayüzü kullanılmıstır. Bir YSA modeli olan Öz-örgütlemeli Harita Agı’na ait yapay sinir hücre dügümleri ve agırlıkları her biri dört çekirdekli altı adet (toplamda yirmi dört) islemciye sahip bir sunucu bilgisayardaki islemcilere dagıtılarak, farklı sinir hücre sayıları için performans degerleri elde edilmistir. Yöntemin basarısı sonuçlar üzerinden tartısılmıstır.
High performance computing techniques can be used effectively for solution of the complex scientific problems. Pole balancing problem is a basic benchmark tool of robotic field, which is an important field of Artificial Intelligence research areas. In this study, a solution is developed for pole balancing problem using Artificial Neural Network (ANN) and high performance computation technique. Algorithm, that basis of the Reinforcement Learning method which is used to find the force of pole’s balance, is transfered to parallel environment. In Implementation, C is preferred as programming language and Message Passing Interface (MPI) is used for parallel computation technique. Self–Organizing Map (SOM) ANN model’s neurons (artificial neural nodes) and their weights are distributed to six processors of a server computer which equipped with each quad core processor (total 24 processors). In this way, performance values are obtained for different number of artificial neural nodes. Success of method based on results is discussed.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

9.
MONOSİMETRİK VE AÇIK KESİTLİ BİR EULER-BERNOULLI KİRİSİNİN İKİ FARKLI METOTLA SERBEST TİTRESİM ANALİZİ
FREE VIBRATION ANALYSIS OF A MONOSYMMETRIC OPEN SECTION EULER-BERNOULLI BEAM BY MEANS OF TWO DIFFERENT METHODS
Hakan GÖKDAĞ
Sayfalar 185 - 194
Bu çalısmada, tek simetri eksenli (monosimetrik) ve açık kesitli bir Euler-Bernoulli kirisinin baglasık (coupled) egilme-burulma serbest titresim analizi dinamik transfer matrisi metodu (DTMM) ve sonlu elemanlar metoduyla (SEM) gerçeklestirilmistir. Her iki yöntemle elde edilen sayısal sonuçlar karsılastırıldıgında aynı eleman sayısı için SEM ile bulunan dogal frekansların analitik çözümle bulunan kesin sonuçlara daha yakın oldugu görülmüstür. Bunun sebebi SEM için seçilen sekil degistirme fonksiyonlarının kirisin gerçek sekil degistirmesini daha iyi temsil etmesidir. slemci zamanı (cpu time) açısından bir kıyaslama yapıldıgında yeterince dogru dogal frekansların DTMM ile daha kısa sürede elde edildigi gözlenmistir. DTMM’nin bu avantajı hesaplama sırasında kullanılan transfer matrisi boyutlarının artan eleman sayısıyla degismemesinden kaynaklanmaktadır. Hâlbuki SEM’de karakteristik köklerin hesabında kullanılan katsayılar matrisinin boyutları eleman sayısıyla artıs göstermektedir, dolayısıyla hesaplama zamanı uzamaktadır. DTMM ile mod sekilleri de yeterince hassas bir sekilde elde edilebilmektedir. Ayrıca, modelleme sırasında ara islemlere ait teferruatın DTMM’de SEM’e kıyasla daha az olması da bu metodun bir üstünlügüdür. DTMM’nin belirtilen üstünlükleri bu çalısmada dikkate alınan kirislerden olusmus kafes yapılarda SEM yerine DTMM’nin daha avantajlı olabilecegine de isaret etmektedir.
In this paper, coupled flexural-torsional free vibration of a monosymmetric open section Euler-Bernoulli beam is studied by using two different methods, i.e. the dynamic transfer matrix method (DTMM) and the finite element method (FEM). The natural frequencies obtained from the FEM are observed to be closer to the exact values compared to the DTMM, since the beam deformation functions selected in the FEM have the same form as the real deflection curve of beam has. When the two methods are compared in terms of cpu time, the DTMM requires less computation time to yield reasonably accurate natural frequencies. This advantage of the DTMM is mainly due to the size of the transfer matrix, which remains unchanged independent of the number of elements while the size of coefficient matrix leading to the characteristic equation in the FEM increases with increasing element number. In addition, the mode shapes obtained from the DTMM are found to be satisfactorily accurate. Moreover, the DTMM requires less algebra to derive the transfer matrix. It is concluded that the DTMM, due to its advantages mentioned above, would be superior to the FEM especially in handling lattice type structures.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

10.
SU iÇERiSiNDE AGIRLIGI DiKKATE ALINAN BiR KOLONUN BURKULMA ANALiZi
BUCKLING ANALYSES OF A HEAVY COLUMN CONSIDERATED IN WATER
Yeliz PEKBEY
Sayfalar 195 - 203
EULER, 1744 yılında sabit enine kesitli çubukların kritik burkulma kuvvetlerini, çubuk agırlıgını ihmal ederek hesaplamıstır. Daha ekonomik çubuklar için, çubuk agırlıgının da dikkate alınması ve çözüm yapılması gerekir. Literatürde, 10 degisik mesnetleme durumu için çubuk agırlıgı da dikkate alınarak hava ortamında kritik burkulma kuvvetleri ve asimptotik burkulma kuvvetleri hesaplanmıs ve bu kuvvetlerden hareketle 4 mesnetleme durumu için sudaki kritik kuvvetlerin bulunabilecegi, diger 6 mesnetleme durumuna ait sudaki kritik burkulma kuvvetlerinin ise hava ortamındakinden hesaplanamayacagı belirtilmistir. Bu çalısmada, bugüne kadar kritik burkulma kuvvetleri hesaplanmamıs, su içerisinde, üst ucu ankastre mesnetli alt ucu ankastreli kayıcı mesnetli çubuk için çözüm verilmistir.
In 1744, the critical buckling load with the assumption of uniform cross-section without weight of column were computed by Euler. Whenever an economical solution is required, the weight of column must be considered for solution of buckling analyses. In literature, the critical buckling load and asymptotic behaviour of heavy column in condition of atmosphere have inverstigated for ten different support types. When this literature is examined, it is stated that the differential equations of for four different suppport types in condition of water is similar to condition of atmosphere. However, the differential equations of other four different suppport types in condition of water is different from to condition of atmosphere. And it is stated that the critical buckling load these different suppport types in condition of water is not calculated from condition of atmosphere. The goals of this paper are to develop self weight buckling of column at its top fixed and lower end fixed-roller supported in condition of water. This paper, presents a analytical method for calculating the critical buckling load of the heavy column.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

11.
TEGETSEL GİRİSLİ TERS AKISLI SİKLONLARDA DALMA BORUSU ÇAP DEGiSiMİNİN BASINÇ KAYBINA ETKİSİNİN DENEYSEL OLARAK iNCELENMESi
EXPERIMENTAL INVESTIGATION OF EFFECT OF VENT PIPE DIAMETER CHANGING IN TANGENTIAL INLET REVERSE FLOW CYCLONES ON PRESSURE DROP
Ferit FIÇICI, Vedat ARI
Sayfalar 205 - 211
Siklonlar içinde katı parçacıklar bulunan bir gaz akımının sınırları belli bir girdaba dönüstürülmesi sonucu meydana gelen merkezkaç kuvveti ile katının gazdan ayrılması isleminde kullanılan sabit parçalı cihazlardır. Basit yapılı olması, yüksek sıcaklık ve yüksek basınç gibi agır sartlarda çalısması siklonların en büyük avantajlarıdır. 5 µm’den küçük partiküllerde veriminin düsük olması ise dezavantajıdır. Siklonlarda mühendislik açısından iki önemli parametre vardır. Bu parametreler, siklon basınç kaybı ve toz tutma verimidir. Bunlardan siklon basınç kaybının ekonomi açısından önemi vardır. Bunun nedeni siklon basınç kaybının fan gücünü etkilemesidir. Siklonlarda basınç kaybı siklon giris kesitinde, siklon iç duvarında ve siklon çıkıs borusu yani dalma borusunda meydana gelir. Bu çalısmada tegetsel girisli ters akıslı siklonlardaki dalma borusu çap degisiminin basınç kaybına etkisi deneysel olarak incelendi.
Cyclones which are useful to separate particles from particle-gas mixture by spinning movement of centrifugal forces, are stationary pieced devices, main advantages of Cyclones are that they are simple and also operate under heavy conditions such as high temperature and high pressure. However, it is the disadvantage that for the particles whose size is less than 5 µm, collection efficiency is low. From an engineering point of view, there are two important parameters in Cyclones. They are the cyclone pressure loss and particle collection efficiency. One of them, cyclone pressure loss has got economically importance since cyclone pressure loss effects fan power. Cyclone pressure losses occur in cyclone inlet cross-section, cyclone inner wall, and cyclone vent pipe. In this study, the effect of vent pipe diameter changing in tangential inlet reverse flow cyclones on pressure drop is investigated experimentally.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

12.
TEKİL TEMELLERİN OPTİMUM TASARIMINDA GENETİK ALGORİTMA KULLANIMI
OPTIMUM PAD FOOTING DESIGN BY USING GENETIC ALGORITHM
Paki TURGUT
Sayfalar 213 - 222
Bu çalısmada, tekil temellerin optimum geometrik boyutlarının bulunması için, bir Genetik Algoritma (GA) programı gelistirilmistir. Tekil temellerin boyutlarının el veya bilgisayarlı çözümlerinde, tecrübeli bir tasarımcı tarafından baslangıçta yaklasık temel boyutlarının tahmin edilmesi zorunlulugu bulunmaktadır. Baslangıç temel boyutlarının tahmininden sonra, uzun zaman alan deneme-yanılma prosedürü takip edilerek boyutlar bulunmaktadır. Gelistirilen GA programında baslangıç temel boyutlarının tahmin edilmesine gerek kalmadan, tekil temel hacmi minimize edilerek, en uygun temel boyutları çok kısa sürede bulunmaktadır. Klasik metotların aksine, GA temel taban boyutları ile yüksekligini eszamanlı olarak hesaplamaktadır.
In this study, a Genetic Algorithm (GA) has been developed in order to find the optimum geometrical sizes in pad footing design. In the solutions of pad footing sizes found by manually or/and software, there is a required assumption of pad footing sizes held by an experienced designer at the beginning. After the assumption of the initial pad footing sizes, the exact sizes have been determined by a time consuming trial and error process. In the developed GA software without the requirement in the assumption of initial pad footing sizes, the most suitable pad footing sizes has been determined within a short period by minimizing the pad footing volume. In contrast to classical methods, developed GA has simultaneously and relationally calculated the pad footing base sizes and its height.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

13.
YÜKSEK SICAKLIGIN KARBON LiF TAKViYELi HAFiF BETONDA BASINÇ DAYANIMI VE POROZiTEYE ETKiSi
THE EFFECT OF HIGH TEMPERATURE ON THE POROSITY AND COMPRESSiVE STRENGTH ON THE CARBON FIBER REINFORCED LIGHTWEIGHT CONCRETE
Bahar DEMİREL, Tahir GÖNEN
Sayfalar 223 - 228
Bu çalısmada, silis dumanı katkılı karbon lif takviyeli hafif betonun mekanik özellikleri üzerine yüksek sıcaklıgın etkisi incelenmistir. Bu amaçla, çimento agırlıgının % 10’u oranında silis dumanı, CEM I 42,5 N tipi çimento, Elazıg yöresi bazik karakterli pomza agregası ve çimento agırlıgının % 0,5 oranında karbon lif kullanılarak hafif beton numuneler hazırlanmıstır. Yüksek sıcaklıgın hem silis dumanlı hem de karbon lifli hafif betonun fiziksel ve mekanik özellikleri üzerine yaptıgı etkileri gözlemek için, silis dumansız hafif beton, silis dumansız karbon lifli hafif beton, silis dumanlı hafif beton ve silis dumanlı lifli hafif beton olmak üzere 4 farklı seri hazırlanmıstır. 365 günlük yasa erisen numuneler 1saat süreyle 250, 500, 750 ve 1000 °C sıcaklıklara maruz bırakılmıslardır. Numuneler oda sıcaklıgında sogutulduktan sonra, porozite ve basınç dayanımı degerleri kaydedilmistir. Sonuç olarak, silis dumanı içeren serilerde basınç dayanımı kayıpları silis dumansız serilere göre daha yüksek çıkmıstır. Basınç dayanımı ve porozite arasındaki iliski 500 ve 750 °C dısında yüksektir.
In this study, the effect of high temperature on the mechanical properties of the carbon fiber reinforced lightweight concrete with silica fume was investigated. With this aim, lightweight concrete samples were produced by using basaltic pumice (scoria) obtained from Elazig region. In addition, the samples produced with and without silica fume and carbon fiber. Silica fume was replaced 10 % by weight of cement and carbon fiber was added 0.5 % by weight of cement. Four different series of samples were prepared in order to observe the effect of high temperature on the physical and mechanical properties of both the lightweight concrete with and without silica fume and the lightweight concrete with and without carbon fiber. The specimens completed the 365 days curing period were exposed to 250, 500, 750 and 1000 °C for 1 hour. Porosity and compressive strength were determined and recorded after the specimens were cooled at the room temperature. In conclusion, it is determined that the losing of compressive strength in the specimens with silica fume is higher than the others. Relation of compressive strength-porosity is high out of 500-750 °C.
Makale Özeti | Tam Metin PDF