Cilt: 14  Sayı: 1 - 2008
Özetleri Gizle | << Geri
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III
DOWNLOAD

2.
AÇIK KESİTLİ BİR KİRİŞTE SÜREKLİ DALGACIK DÖNÜŞÜMÜYLE YAPISAL HASAR TEŞHİSİ
STRUCTURAL DAMAGE DETECTION IN AN OPEN CROSS SECTION BEAM USING CONTINUOUS WAVELET TRANSFORM
Hakan GÖKDAĞ, Osman KOPMAZ
Sayfalar 1 - 9
Bu çalışmada açık kesitli bir kirişin temel mod şekli sürekli dalgacık dönüşümü ile analiz edilerek hasar yeri ve derecesi belirlenmiştir. Hasar elastisite modülündeki azalma olarak modellenmiş, hasarlı kirişin mod şeklini belirlemek için sonlu elemanlar metodu kullanılmıştır. Seçilen hasar durumlarında frekans veya eğrilik değişimlerine dayalı klasik modal analiz metotlarının yetersizliği vurgulanmıştır. Özellikle gürültülü veriyi işlemede dalgacık analizinin eğrilikten daha başarılı olduğu gösterilmiştir. Böyle bir kirişte kesit simetrik olmadığından ölçülecek mod şekli ölçme elemanının kiriş eni doğrultusundaki konumuna büyük ölçüde bağlıdır. Dolayısıyla elde edilecek dalgacık katsayılarının hasara duyarlılığı da farklı olur. Bu çalışmada hasara daha duyarlı katsayıları elde etmek için doğru ölçüm noktaları örnek bir kiriş üzerinde gösterilmiştir.
This paper is concerned with the determination of the damage location and extent of an open cross section beam by continuous wavelet transform on its first mode shape. To extract the mode shape, the finite element method is used, and the damage is modeled by a local decrease in the Young modulus of a beam element. The classic modal analysis techniques based on changes in frequency or mode shape curvature are demonstrated to be insufficient for the damage conditions considered. The technique of wavelet analysis is shown to be more effective than the curvature change method especially in the case of noisy data. Since the beam cross section is not symmetric, the mode shape to be measured is essentially dependent on the location of displacement transducer on the beam width, resulting that the sensitivity of wavelet coefficients to damage will be different. Therefore, in this study, it is also explained where the correct measurement locations must be to obtain the wavelet coefficients more sensitive to damage.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

3.
AYLIK AKIŞLAR IÇIN BÖLGESEL BIRINCI MERTEBE PERIYODIK OTOREGRESIF MODELLER
REGIONAL FIRST ORDER PERIODIC AUTOREGRESSIVE MODELS FOR MONTHLY FLOWS
Ceyhun ÖZÇELİK
Sayfalar 11 - 21
Birinci mertebe periyodik otoregresif modeller, hidrolojik akıs süreçlerinin iç bagımlılık yapısını modellemede en sık kullanılan modellerden birisidir. Bu modellerde akıs sürecinin iç bagımlılıgının yanında, korelogramın periyodikligi de korunmaktadır. Ancak, model parametreleri (aylararası 1-aralıklı otokorelasyon katsayıları) yüksek mertebe momentler içeren istatistikler olması nedeniyle, eldeki kısa süreli gözlem kayıtlarından çogu zaman yanılgılı bir biçimde kestirilebilmektedir. Bu nedenle, bölgesel bir model olusturmak, daha tutarlı ve güvenilir kestirimler yapabilecek ve havza içerisinde gerek duyulan her noktada model ve model parametreleri türetebilecek bir çözüm olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalısmada, aylararası 1-aralıklı otokorelasyon katsayıları için homojen bölge tanımları yapılmakta, parametrik ve parametrik olmayan 5 adet bölgesel model seçenegi önerilmektedir. Bölgesel modeller Seyhan ve Ceyhan havzalarında yer alan 30 akım gözlem istasyonunun gözlemleri kullanılarak, göreli mutlak yanlılık, basit ve göreli ortalama karesel yanılgıların karekökü ölçütleriyle sınanmaktadır.
First order periodic autoregressive models is of mostly used models in modeling of time dependency of hydrological flow processes. In these models, periodicity of the correlogram is preserved as well as time dependency of processes. However, the parameters of these models, namely, inter-monthly lag-1 autocorrelation coefficients may be often estimated erroneously from short samples, since they are statistics of high order moments. Therefore, to constitute a regional model may be a solution that can produce more reliable and decisive estimates, and derive models and model parameters in any required point of the basin considered. In this study, definitions of homogeneous region for lag-1 autocorrelation coefficients are made; five parametric and non parametric models are proposed to set regional models of lag-1 autocorrelation coefficients. Regional models are applied on 30 stream flow gauging stations in Seyhan and Ceyhan basins, and tested by criteria of relative absolute bias, simple and relative root of mean square errors.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

4.
BDT ORTAMINDA FARKLI ÖLÇEKLERDE TASARLANAN KATI MODELLERİN ÖLÇEKLEME DEĞERLENDİRMESİ
SCALING ASSESSMENT OF DIFFERENT SCALED SOLID MODELS DESIGNED IN CAD ENVIRONMENT
Adem ÇİÇEK
Sayfalar 23 - 29
Bu çalışmada, (Bilgisayar Destekli Tasarım) BDT ortamında farklı ölçeklerde tasarlanan katı modeller arasında ölçekleme oranını tespit etmek için bir yaklaşım geliştirilmiştir. Yaklaşıma girdi olarak katı modellerin STEP “Standard for the Exchange of Product Data Model” veri dönüşüm formatı kullanılmıştır. BDT ortamında tasarlanan katı modellerin otomatik STEP dönüşümü yapılmakta ve daha sonra STEP dosyası değerlendirilerek, bu dosya yüz-kenar ilişki matrisine dönüştürülmektedir. Yeni tasarımın matrisine uyan veritabanından bir matris elde edilerek bu iki matris arasında boyutsal olmayan bir benzerlik değerlendirmesi yapılmaktadır. İki matriste temsil edilen yüzey komşuluk ilişkileri ve boyutsal olmayan nitelikler arasında tam bir eşleme var ise, parçalar arasında ölçekleme değerlendirmesi yapılmaktadır. Ölçekleme değerlendirmesinde, iki matrisin boyutsal nitelikleri arasında bir oran aranmaktadır. Bu oran var ise yaklaşım iki parça arasında ölçekleme oranı hesaplamaktadır.
In this study, an approach has been developed to determine a scaling ratio between different scaled solid models designed in a CAD Computer Aided Design (CAD) environment. STEP data exchange format of solid models is used as input to approach. Automatic STEP conversion of solid models designed in a CAD environment is performed and then STEP file is mapped into a face-edge relation matrix by means of its evaluations. Nondimensional similarity assessment is conducted between these two matrices by obtaining a matrix from the database corresponding to matrix of new design. If a full matching between face adjacency relations and nondimensional attributes represented in both matrices exists, scaling assessment is done between parts. A ratio between dimensional attributes of two matrices is investigated. If this ratio exists, the approach is calculated a scaling ratio between two parts.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

5.
BİLGİSAYAR AĞLARINDA GÜVENLİ MESAJLAŞMA İÇİN AKILLI KART DESTEKLİ BİR SİSTEM MİMARİSİ
A SECURE MESSAGE TRANSMISSION SYSTEM ARCHITECTURE FOR COMPUTER NETWORKS EMPLOYING SMART CARDS
Geylani KARDAŞ, Ebru ÇELİKEL, Ayşegül ALAYBEYOĞLU
Sayfalar 31 - 40
Bu çalışmada, bilgisayar ağlarında güvenli mesaj alışverişi için akıllı kart olanaklarından yararlanan taşınabilir bir sistem mimarisi tanıtılmaktadır. Akıllı kartların sistem mimarisi bünyesinde yer alması mesaj alışverişlerinde kimlik denetimi ve mahremiyet gibi başlıca iki önemli güvenlik hizmetini sunmaktadır. İletişimlerde asimetrik şifrelemenin uygulanması hedeflendiği için akıllı kartlar, kullanıcılarına ait hesap bilgilerinin yanı sıra ilgili asimetrik şifreleme için yine kullanıcılarına ait özel anahtarları saklamaktadırlar. Önerilen sistemin JavaCard teknolojisi kullanılarak gerçek bir uygulaması da yine bu çalışma içerisinde sunulmuştur.
In this study, we introduce a mobile system architecture which employs smart cards for secure message transmission in computer networks. The use of smart card provides two security services as authentication and confidentiality in our design. The security of the system is provided by asymmetric encryption. Hence, smart cards are used to store personal account information as well as private key of each user for encryption / decryption operations. This offers further security, authentication and mobility to the system architecture. A real implementation of the proposed architecture which utilizes the JavaCard technology is also discussed in this study.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

6.
DEĞİŞKEN FİZİKSEL ÖZELLİKLİ AKIŞKAN İLE ISI TAŞINIMINA MANYETİK ALANIN ETKİSİNİN SAYISAL OLARAK İNCELENMESİ
A NUMERICAL INVESTIGATION OF EFFECT OF MAGNETIC FIELD ON HEAT CONVECTION WITH VARIABLE PHYSICAL PROPERTIES
Ziyaddin RECEBLİ, Kemal ATİK, Perihan SEKMEN
Sayfalar 41 - 47
Manyetik alanın etkisiyle akışkanların hızlarının değiştiği bilinmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda sıcaklıkla fiziksel özelliklerin değişmediği kabul edilerek manyetik alanın ısı taşınımına etkisi araştırılmıştır. Sıcaklığın etkisiyle akışkanların fiziksel özellikleri değişeceği için bu çalışmada sıcaklıkla fiziksel özellikleri değişen akışkan ile ısı taşınımına manyetik alanın etkisi incelenmiştir. Çözümde akışkana etkiyen elektromanyetik kuvveti içeren momentum, süreklilik ve enerji denklemleri kullanılmıştır. Silindirik koordinat sisteminde yazılan denklem sistemi sayısal metotlardan sonlu farklar yöntemiyle çözülerek manyetik alanın şiddetine ve akışkanın diğer fiziksel özelliklerine bağlı olarak eksenel ve radyal yönlerdeki sıcaklıklar ile Nusselt sayıları hesaplanmıştır.Çözüm sonuçlarına göre; akış yönüne dik olarak yerleştirilen manyetik alanın şiddeti artırıldığında soğutulan akışkan için hız ve sıcaklıklarda azalmalar olduğu görülmüştür. Daha önceki çalışmalarda tespit edildiği gibi Reynolds sayısının artışıyla Nusselt sayısının arttığı, manyetik alan etkisinin artmasıyla da Nusselt sayısının azaldığı bu çalışmada da gözlemlenmiştir. Elde edilen teorik sonuçlar, daha önce tarafımızdan, sabit fiziksel özellikli akışkanla yapılan benzeri çalışmanın sonuçları ile karşılaştırıldığında uyum içinde olduğu görülmüştür.
In some studies, the effect of magnetic field on heat convection has been investigated given that physical properties are constant regardless of temperature. The effect of magnetic field on heat convection and fluids whose physical properties change by temperature has been investigated in this study as physical properties of fluids change by the effect of temperature. Momentum, continuity and energy equations including electromagnetic force affecting the fluid were used in the solution. Temperatures at axial and radial directions and Nusselt numbers were calculated depending on magnetic field intensity and other physical properties of fluid by solving the equation system written in cylindrical coordinates system by means of one of the numerical methods which is finite difference method. According to results, velocity and temperature of the cooled fluid decreased following an increase in the intensity of magnetic field placed vertically to flow direction. As determined in the previous one, this study also indicated that the increase in Reynolds number increases Nusselt number, and increasing the effect of magnetic field decreases Nusselt number. The theoretical results of the present study are in conformity with the results of our previous one.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

7.
BİR ZEMİN SINIFLANDIRMASI PROGRAMININ AKILLI TAŞINABİLİR AYGITLAR İÇİN MICROSOFT VISUAL BASIC KULLANILARAK GELİŞTİRİLMESİ
DEVELOPMENT OF A SOIL CLASSIFICATION PROGRAM FOR SMART MOBILE DEVICES USING MICROSOFT VISUAL BASIC
Okan ÖNAL
Sayfalar 49 - 54
Son yıllarda, akıllı taşınabilir aygıtlar, ciddi hesaplama gücü, bolca hafıza ve kablosuz bağlantı yeteneklerine kavuşmuşlardır. Akıllı taşınabilir aletler, oldukça kapasiteli aygıtlar olmalarına rağmen, programlanmalarındaki güçlükler nedeniyle, yer bilimleri alanında limitli kullanım alanına sahip olmuşlardır. Buna karşın, Appforge Crossfire, mühendislere, taşınabilir akıllı aygıtlar için kolayca ve platformdan bağımsız olarak Microsoft Visual Basic ortamında uygulama geliştirme olanağı sunmaktadır. Bu çalışmada taşınabilir akıllı aygıtlar için tasarlanan bir zemin sınıflandırması programı Appforge Crossfire kullanılarak Microsoft Visual Basic ortamında geliştirilmiştir. Geliştirilen uygulama Symbian, Microsoft Mobile ve Palm işletim sistemi kullanan aygıtlarda yüklenerek başarıyla çalıştırılmıştır.
In recent years, smart mobile devices have acquired considerable computing power, plenty of memory and wireless network capability. Although smart mobile devices are very capable tools especially for geoscientists in the field, they found limited usage in geosciences because of the complexity in programming of such devices. However, Appforge Crossfire makes it possible for engineers to quickly create and deploy robust applications on most mobile platforms regardless of their operating systems by using Microsoft Visual Basic. In this study, a soil classification program was established for geotechnical purposes and complied and deployed for Symbian, Microsoft Mobile and Palm devices by using Appforge Crossfire in Microsoft Visual Basic programming environment. The application was tested successfully in the most common mobile devices.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

8.
İNSANSIZ HAVA ARACI KAZALARININ ÖNLENMESİ İÇİN RİSK ÖLÇÜMÜ VE YÖNETİMİ MODELİ
A RISK MEASUREMENT AND MANAGEMENT MODEL FOR PREVENTING UNMANNED AIR VEHICLE ACCIDENTS
Hüdayim BAŞAK, Murat GÜLEN
Sayfalar 55 - 65
Bu çalışmada, İnsansız Hava Aracı (İHA) sistemlerinde bakım ve uçuş faaliyetleri esnasında ortaya çıkabilecek tehlikelerin analizi yapılarak, operasyonel açıdan riskli sahaların incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada genel olarak, risk analizi metodolojisi ortaya konulmuş ve uygulama çerçevesinde örnek bir risk yönetimi modeli geliştirilmiştir. Model oluşturulurken İnsansız Hava Aracı sistemleri üzerinde uzmanlaşmış personelin tecrübelerinden yararlanılmış, uçuş emniyetine öncülük eden uluslararası havacılık şirketlerinin kullandığı beş adımdan oluşan risk yönetim tekniği kullanılmıştır.
In this study, it is aimed to investigate operationally risky areas by analyzing dangers which can arise during the maintenance and flight activities of Unmanned Air Vehicles (UAVs). For this purpose, a risk analysis methodology was introduced and then within the framework of the application, a sample of risk management model was developed. During the development of the model, personal experiences in the area of UAVs were benefited and a risk management technique consisting of five steps used by pioneering international aviation companies in fliht safety was utilized.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

9.
JEOFİZİK UYGULAMALARDA FOURIER VE DALGACIK DÖNÜŞÜMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
COMPARISON OF FOURIER AND WAVELET TRANSFORMS IN GEOPHYSICAL APPLICATIONS
Hakan ALP, Tahir Çetin AKINCI, Muhittin ALBORA
Sayfalar 67 - 76
Bu çalışmada, jeofizik verilerin analizinde yaygın olarak kullanılan Fourier dönüşümü ile dalgacık dönüşümü arasında bir kıyaslama yapılmıştır. Dalgacık yöntemiyle görüntü işleme, görüntü iyileştirme, gürültü analizi ve sınır saptama konularında oldukça başarılı çalışmalar yapılmaktadır. Dalgacık dönüşüm yöntemi, son yıllarda jeofizik verilerin analizinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Dalgacık dönüşüm yöntemi ile Fourier dönüşüm yöntemi hem jeofizik verilere hem de temel fonksiyonlara uygulanarak karşılaştırma yapılmış ve bunun sonucunda elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu çalışmada jeofizik veri olarak deprem kayıtları ve Hatay bölgesi Bouger gravite anomali haritası kullanılmış ve iki dönüşüm birbiriyle karşılaştırılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda; jeofizik verilerin analiz ve yorumlanmasında dalgacık dönüşümünün yardımcı bir araç olarak kullanılabileceği gösterilmiştir.
In this study, it was compared Fourier Transformation using widely in analysing of geophysics data and image processing and Wavelet Transformation using in image processing, boundary analysis and recently years in use geophysical data analysis. It was applicated and compared two transformations in the both geophysical data and fundamental functions. Then the results obtained were evaluated. In this study it was compared two transformation using earthquake records and Bouger gravity anomalies map of Hatay region geophysical data. At the end of the our study it was clearly seen that wavelet transform can be used by geophysical data analysing.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

10.
PAMUK AĞARTILMASINDA LAKKAZ/MEDİATÖR SİSTEMLERİNİN OKSİJEN VE OZON İLE KOMBİNE EDİLMESİ
ENZYMATIC BLEACHING OF COTTON FIBRES WITH LACCASE/MEDIATOR SYSTEMS COMBINED WITH OXYGEN AND OZONE
Tuba İNKAYA, Hüseyin Aksel EREN, Pervin ANİŞ
Sayfalar 77 - 82
Pamuklu tekstil mamullerinin ön terbiyesi esnasında tüketilen enerji ve su miktarının azaltılması ile atık su yükünün çevreye zarar vermeyecek standartlarda olması enzim kullanımının her adımda sağlanması ile mümkün olacaktır. Pamuklu tekstil mamullerinin enzimatik ağartması üzerine yapılan bu çalışmada enzimatik ağartmanın su ve enerji kullanımının yüksek olduğu hidrojen peroksit ağartmasının yerine uygulanıp uygulanamayacağı incelenmiştir. Saf lakkaz enziminin tek başına kullanılmasıyla yapılan denemeler sonucunda kumaşın 49 stensby derecesi olan başlama beyazlık derecesinde bir artış oluşmamış, beyazlık en fazla 51 stensby derecesine çıkartılabilmiştir. Saf enzim ve iki farklı mediatör sistem ile yapılan çalışmalarda da beyazlık artırılamamıştır. Beyazlık derecesini artırmak için çözeltiye 1000 ml/min gaz akışında oksijen ve yine 1000 ml/min gaz akışında ve 32 mg/min konsantrasyonunda ozon beslemesi yapılmıştır. Oksijen beslemesinin fazla bir etkisi olmamış ve beyazlık dereceleri 51 stensby derecesi seviyesinde çıkmıştır, ancak ozon beslemesi durumunda beyazlıklar yalnızca enzim içeren banyolarda 68, enzimle birlikte mediatör içeren banyolarda 70 stensby derecesine kadar yükselmiştir.
Enzymes should be used in every step of pretreatment of cotton textiles in order to minimize energy and water consumption while keeping the effluent control within the tolerable standards. It has been investigated whether enzymatic bleaching of cotton textiles could be replaced with hydrogen peroxide bleaching, which is a water and energy consuming step. In this study, fungal laccase, laccase moderator systems and also oxygen and ozone feed to these systems have been experimented. The initial whiteness of the desizied fabric before bleaching was 49 stensby degree. This value did not increase over 51 stensby degree by use of enzyme and also enzyme moderator systems. Oxygen and ozone feeding at a gas flow rate of 1000 ml/min and ozone concentration of 32 mg/min have been conducted in order to increase whiteness. Oxygen feed did not have a considerable effect and whiteness degrees raised up to only 51 stensby degree, however, ozone feed enhanced to raise the whiteness of the fabric upto 68 stensby degree by enzyme alone and 70 stensby degree by enzyme moderator systems.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

11.
PNÖMATİK SİSTEMDE GERÇEK ZAMANLI LVQ YAPAY SİNİR AĞI ALGORİTMASI İLE ARIZA TESPİTİ
EXPERIMENT BASED FAULT DIAGNOSIS ON BOTTLE FILLING PLANT WITH LVQ ARTIFICIAL NEURAL NETWORK ALGORITHM
Mustafa DEMETGÜL
Sayfalar 83 - 90
Bu çalışmada, pnömatik sistemde arıza meydana geldiğinde bunun çok çabuk teşhis edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için yapay sinir ağı geliştirilmiştir. Deney amaçlı geliştirmiş olduğumuz şişe dolum tesisinde bir arıza olduğunda sistemin değişik yerlerine konulan basınç sensörleri ve doğrusal cetvellerden gelen analog değerlere göre hiçbir müdahale olmadan sistemin neresinde arıza olduğu tespit edilebilmektir. Yapay Sinir Ağı (YSA) ile deney seti üzerindeki şişe yok, B kapak kapama silindiri çalışmıyor, C kapak sıkıştırma silindirine hava gelmiyor, sistemin hava basıncı yetersiz, su yok, sistemin hava basıncı az arızaları bulunmaktadır. Arızalar LVQ yapay sinir ağı algoritması ile teşhis edilmektedir. Arıza tespitinde geleneksel programlama veya PLC yardımı ile arıza tespiti yapmak mümkündür. Yapay sinir ağı kullanılmasının sebebi kullanıcıya arızanın bulunduğu yeri bildirmesi ve farklı sistemler üzerinde bu geliştirilen programın kullanılabilir olmasıdır. Amaç, pnömatik sistemde bir arıza olduğunda sistem üzerinden veri toplama kartı ile alınan verileri kullanarak yapay sinir ağı vasıtasıyla gerçek zamanlı olarak arıza teşhisi yapmaktır. Geliştirilen programın mekatronik sistemlerin bulunduğu tesislerde arıza tespitine katkı sağlayacaktır.
In this study, an artificial neural network is developed to find an error rapidly on pneumatic system. Also the ANN prevents the system versus the failure. The error on the experimental bottle filling plant can be defined without any interference using analog values taken from pressure sensors and linear potentiometers. The sensors and potentiometers are placed on different places of the plant. Neural network diagnosis faults on plant, where no bottle, cap closing cylinder B is not working, bottle cap closing cylinder C is not working, air pressure is not sufficient, water is not filling and low air pressure faults. The fault is diagnosed by artificial neural network with LVQ. It is possible to find an failure by using normal programming or PLC. The reason offing Artificial Neural Network is to give a information where the fault is. However, ANN can be used for different systems. The aim is to find the fault by using ANN simultaneously. In this situation, the error taken place on the pneumatic system is collected by a data acquisition card. It is observed that the algorithm is very capable program for many industrial plants which have mechatronic systems.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

12.
KAYAN BİR ŞEVİN KAZIKLI SİSTEMLERLE STABİLİZASYONU
STABILIZATION OF A FAILED SLOPE WITH PILED STRUCTURES
M. Rifat KAHYAOĞLU, Gökhan İMANÇLI
Sayfalar 91 - 99
Türkiye’nin batısında, Ege Denizi kıyısı boyunca uzanan yoğun nüfusa sahip bölgedeki neogen yaşlı birimlerde, özellikle yağışların da etkisiyle büyük ekonomik kayıplara yol açan şev kaymaları oluşmaktadır. İzmir-Söke arasındaki dar bandı da içine alan bölgede meydana gelen, bölgesel ve küçük ölçekli şev kaymalarına karşı önlem olarak genellikle yerel müteahhitler tarafından imalatı kolaylıkla gerçekleştirilebilen betonarme istinat duvarları veya kazıklı iksa sistemleri uygulanmaktadır. Söke’de bir ilköğretim okulu bahçesinde meydana gelen heyelanın oluşma mekanizmasını araştırmak amacıyla yapılan zemin sondajları, zemin mekaniği laboratuvar ve arazi deneyleri, jeolojik ve jeofizik incelemeler yapılmıştır. Bu çalışmada, yeni bir heyelan riski altında bulunan mevcut okul binasının tekrar kullanıma geçirilebilmesi için inşa edilen çift sıra kazıklı iksa sistemine ilişkin analizler verilmektedir. Kazıkların imalatından sonra 3 inklinometre ölçümü yapılmıştır. Gözlenen ve analizler sonucu hesaplanan deplasmanların oldukça küçük değerlerde olduğu sonucuna varılmıştır. İnşaatı tamamlanan sistemde, taşıdığı moment ve gerçekleşen deplasmanlar açısından bir problem görülmemektedir.
Neogene aged units of a densely populated region of Western Turkey along the Aegean Sea coastline is susceptible to landslides causing frequent economic loss especially following raining seasons. Several landslides took place in the area covering a narrow band of the coastline between Izmir and Söke (Aydın). Countermeasures against these relatively small-scale slope failures in the region often involve construction of either reinforced concrete retaining walls or stabilizing piles, which can be easily constructed by local contractors. In this study borings, in-situ and laboratory soil mechanics tests, geophysical and geological investigations have been performed in order to investigate the landslide occurred in the yard of an elementary school in Söke township. The analysis of two rows of piled retaining system constructed to reuse the school building against a potential slides are presented. Three inclinometer measurements have been performed after completion of the bored pile system. It has been concluded that the measured and the calculated displacement values are both small. There is no problem of the built project by means of moments and displacements.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

13.
YSA TABANLI SİSTEMLER İÇİN GÖRSEL BİR ARAYÜZ TASARIMI
DESIGN OF A VISUAL INTERFACE FOR ANN BASED SYSTEMS
Ramazan BAYINDIR, Ömer SESVEREN
Sayfalar 101 - 109
Teknolojik gelişmelere paralel olarak, klasik kontrol algoritmaları yanında yapay zeka yöntemleri sistemlerin kontrolünde kullanılmaya başlanmıştır. Yapay zeka uygulamalarının artması bu alanda eğitimi zorunlu hale getirmiştir. Bu makalede Yapay Sinir Ağları’nın (YSA) etkin bir şekilde öğrenilmesi, kavranması için hazırlanan bilgisayar tabanlı yapay sinir ağları yazılımı sunulmuştur. Geliştirilen yazılım ile yapay sinir ağının iterasyon sayısı, momentum katsayısı, öğrenme oranı, etkinlik fonksiyonu gibi bileşenleri değiştirilerek, verilere göre yapay sinir ağının eğitimi ve test işlemi yapılabilmektedir. Çalışma sonucunda, yapay sinir ağları yapısının gerçek zamanlı uygulamalara kolaylıkla adapte edilebileceği görsel bir eğitim seti elde edilmiştir.
Artificial intelligence application methods have been used for control of many systems with parallel of technological development besides conventional control techniques. Increasing of artificial intelligence applications have required to education in this area. In this paper, computer based an artificial neural network (ANN) software has been presented to learning and understanding of artificial neural networks. By means of the developed software, the training of the artificial neural network according to the inputs provided and a test action can be performed by changing the components such as iteration number, momentum factor, learning ratio, and efficiency function of the artificial neural networks. As a result of the study a visual education set has been obtained that can easily be adapted to the real time application.
Makale Özeti | Tam Metin PDF