GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada, erken evre invaziv duktal meme karsinomunun histopatolojik özellikleri ile florür-18 florodeoksiglukoz (18F-FDG) pozitron emisyon tomografi / bilgisayarlı tomografi (PET / BT) parametreleri ile arasındaki ilişki incelenecektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif çalışmaya evreleme için 18F-FDG PET / BT taraması yapılan erken evre invaziv duktal meme karsinomlu hastalar dahil edildi. Primer tümörün östrojen reseptör (ER), progesteron reseptör (PR) durumları ile insan epidermal büyüme faktörü reseptörü-2 (HER-2) ekspresyon durumu, Ki-67 proliferasyon indeksi ve histolojik dereceleri kaydedildi.. Primer tümörün geleneksel metabolik parametreleri [maksimum standart alım değeri (SUVmax), ortalama standart alım değeri (SUVavg)] ve hacim bazlı parametreler [metabolik tümör hacmi (MTV) ve toplam lezyon glikoliz (TLG)] 18F-FDG PET / BT görüntülerinden elde edildi. 18F-FDG PET / BT parametreleri ile prognostik faktörler arasındaki ilişki ve korelasyon değerlendirildi.
BULGULAR: Çalışmaya toplam 143 hasta dahil edildi. MTV dışındaki 18F-FDG PET / BT parametreleri, ER-PR durumu ve Ki-67 indeksi grubu ile anlamlı şekilde farklıydı. Öte yandan, T evreleme ile tüm 18F-FDG PET / BT parametreleri arasında ile ileri düzeyde farklılık bulundu. Aksiller lenf nodu tutulumu durumunda 18F-FDG PET / BT parametreleri arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Patolojik evre açısından tüm 18F-FDG PET / BT parametrelerinde anlamlı farklılık vardı. MTV dışındaki 18F-FDG PET / BT parametreleri non-luminal tümörlerinde luminal tümörlere göre ve yüksek grade tümörlerde düşük grade tümörlere göre anlamlı olarak daha yüksekti. üçlü negatif tümörler en yüksek 18F-FDG PET / BT parametre değerlerine sahipti, ancak MTV için fark anlamlı değildi. Ki-67 proliferasyon indeksi ile en güçlü korelasyon SUVmax değerinde görüldü. Patolojik evre açısından tüm 18F-FDG PET / BT parametrelerinde anlamlı farklılık vardı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Agresif patolojik özellikleri olan tümörlerin 18F-FDG PET / BT parametreleri daha yüksekti. Bu sonuçlar, 18F-FDG PET / BT'nin erken evre invaziv duktal meme karsinomunda prognostik bilgi sağlayabileceğini düşündürmektedir.

INTRODUCTION: This study investigate the relationship between fluoride-18 fluorodeoxyglucose (18F-FDG) positron emission tomography/computed tomography (PET/CT) parameters and clinicopathological factors in patients with early-stage invasive ductal breast carcinoma (IDBC).
METHODS: Patients with early-stage IDBC who underwent 18F-FDG PET/CT scan for staging were included in this retrospective study. Estrogen receptor (ER), progesterone receptor (PR), human epidermal growth factor receptor-2 (HER- 2), Ki-67 proliferation index, and grades were recorded. Conventional metabolic parameters [maximum standard uptake value (SUVmax), average standard uptake value (SUVavg)], volume-based parameters [metabolic tumor volume (MTV) and total lesion glycolysis (TLG)] of the primary tumor were obtained from 18F-FDG PET/CT images. Associations and correlations between 18F-FDG PET/CT parameters and clinicopathological factors were assessed.
RESULTS: A total of 143 patients were included. 18F-FDG PET/CT parameters other than MTV were significantly associated with ER and PR status and Ki-67 index. On the other hand, T staging was significantly associated with all of the 18F-FDG PET/CT parameters. In the case of axillary lymph node involvement, no significant difference was found with 18F-FDG PET/CT parameters. In terms of pathological-stage, there was a significant difference in all of the 18F-FDG PET/CT parameters. 18F-FDG PET/CT parameters other than MTV were significantly higher in non-luminal breast tumors than in luminal tumors and in high-grade tumors than in low-grade ones. Triple-negative tumors had the highest 18F-FDG PET/CT parameter values, but the difference was not significant for MTV. The SUVmax had the strongest correlation with Ki-67 proliferation index. In the case of axillary lymph node involvement, no significant difference was found with 18F-FDG PET/CT parameters. In terms of pathological-stage, there was a significant difference in all of the 18F-FDG PET/CT parameters.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The tumors with aggressive pathological features had higher 18F-FDG PET/CT parameter values. This study suggesting that 18F-FDG PET/CT may provide prognostic information in patients with early-stage IDBC.

GİRİŞ ve AMAÇ: FDG PET/BT metastaz şüphesi bulunan tiroid kanseri hastalarında rekürrensi araştırmak için kullanılır. Özellikle de-diferansiye olan lezyonlar FDG tutulumu göstermekte olup hastalığın klinik seyri daha agresif olarak izlenir. Bu çalışmada FDG PET/BT'nin diferansiye tiroid kanserindeki katkısını araştırmayı amaçladık.
YÖNTEM ve GEREÇLER: İyot sintigrafisi negatif olarak saptanan ve/veya metastaz şüphesi uyandıran klinik olarak progrese diferansiye tiroid kanseri tanılı bölümümüzde FDG PET/BT çekimi yapılan 46 hasta retrospektif olarak incelendi.FDG PET/BT bulguları ile klinik ve histopatolojik özellikleri ile serum tiroglobulin ve anti-tiroglobulin değerleri karşılaştırıldı.
BULGULAR: Grupta bulunan 26 hastada (%56,2) FDG PET/BT görüntülemesinde pozitif olarak değerlendirilen bulgular saptandı. Hastalık evresi ve Tiroglobulin düzeyleri ile FDG PET/BT pozitifliği arasında pozitif bir korelasyon bulundu. Lezyonların SUVmax değerleri ile anlamlı bir ilişki saptanmadı. Tiroglobulin cut-off değeri 52,5 ng/ml olarak hesaplandı. Bu değer bazında FDG PET/BT görüntüleme için %73,08 duyarlılık, %75 özgüllük, %79,17 pozitif prediktif değer and %68,18 negatif prediktif değerler elde edildi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: FDG PET/BT diferansiye tiroid kanserinde rekürrensi saptamada faydalı bir yöntem olarak değerlendirildi. Hastalığın evresi ve Tiroglobulin değerleri ile PET görüntülemede elde edilen pozitif bulguları arasında anlamlı olarak korelasyon saptandı. Pozitif PET bulguları ile tümör dediferansiasyonu hakkında bilgi edinilmesi açısından tedavi planına katkısı bulunabileceği sonucuna varıldı.

INTRODUCTION: Fluorodeoxyglucose positron emission tomography/computed tomography (FDG PET/CT) is used to monitor recurrence in thyroid cancer patients when there is suspicion of metastases. De-differentiated lesions become FDG avid with a more aggressive clinical course. The aim of this study was to investigate the use of FDG PET/CT in differentiated thyroid cancer.
METHODS: Forty-six patients, either with an iodine-negative scan or clinical progression and suspicions for metastases with differentiated thyroid cancer that were referred to our department for FDG PET/CT scan, evaluated retrospectively. PET/CT findings were correlated with clinical and histopathological findings, serum thyroglobulin, and anti-thyroglobulin levels.
RESULTS: Twenty-six patients (56,2%) were positive for recurrence in FDG PET/CT images. Positive FDG PET/CT findings were significantly correlated with the disease stage and thyroglobulin levels. Maximum standardized uptake value did not correlate with other findings or patients’ profiles. Cut-off value for thyroglobulin was at 52,5 ng/ml with 73,08% sensitivity, 75% specificity, 79,17% positive predictive value, and 68,18% negative predictive value for FDG PET/CT imaging.
DISCUSSION AND CONCLUSION: FDG PET/CT is useful detecting recurrence in differentiated thyroid cancer. Increased thyroglobulin levels and stage of the disease were significantly correlated with FDG positivity. FDG positivity can also provide information about the de-differentiation process that might support treatment plan.

GİRİŞ ve AMAÇ: HER-2 kromozom 17 üzerinde ERBB2 tarafından kodlanan bir protoonkogendir. Mide kanseri görüntülemesinde 18F-FDG PET/BT tetkiki uzak metastaz taraması için sıklıkla kullanılmaktadır. Bizim bu çalışmadaki amacımız patolojik olarak mide kanseri tanısı konmuş hastalarda 18F-FDG PET/BT tetkikinde elde edilen veriler ile HER-2 ekspresyonu arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamıza 2016 ve 2020 yılları arasında mide kanseri tanısı konulmuş, evreleme amacıyla 18F-FDG PET/BT tetkiki yapılmış ve patolojik olarak HER-2 incelemesi yapılmış 115 mide kanseri hastası dahil edilmiştir.
BULGULAR: Çalışmamızdaki hastaların HER-2 immunohistokimyasal incelemesine göre 71’ i (% 61.7) negatif, 44’ ü (% 38.3) pozitif olarak değerlendirilmiştir. HER-2 pozitif olan hastaların medyan SUVmax, SUVmean, MTV, TLG değeri sırasıyla 9.95, 5, 30.44, 139.16 iken, HER-2 negatif olan hastaların ise sırasıyla 9.3, 5.4, 36.62 ve 190.424 idi (p>0.05). HER-2 pozitif olan hastaların medyan CA 19-9 değeri 33.52 iken, negatif olan hastaların 11.79 idi (p=0.016). 18F-FDG PET/BT tetkikinde uzak metastaz bulunan hastalarda ortalama yaş 69.3 ± 9.35 iken, uzak metastaz olmayanlarda ortalama yaş 65.2 ± 10.9 idi (p=0,042). 18F-FDG PET/BT tetkikinde uzak metastaz bulunan hastalarda medyan SUVmax ve SUVmean değerleri sırasıyla 11.1 ve 6.3 iken, uzak metastaz olmayanlarda sırasıyla 8.2 ve 4.5 idi (p=0.002, p=0,001 sırasıyla). Uzak metastaz bulunan hastalarda medyan CA 19-9 ve CEA düzeyleri sırasıyla 31.34 ve 9.20 iken, uzak metastaz olmayanlarda sırasıyla 11.55 ve 2.26 idi (p=0.011 ve p=0.001 sırasıyla).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda mide kanseri hastalarında HER-2 durumu ile SUVmax, SUVmean, MTV, TLG, uzak metastaz varlığı, lenf nodu metastazı varlığı, yaş, cinsiyet, tümör çapı, tümör derecesi, tümör lokalizasyonu ve CEA düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktu ancak HER-2 durumu ile CA 19-9 değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulundu. 18F-FDG PET/BT tetkikinde uzak metastaz bulunması ile SUVmax, SUVmean, yaş, CEA düzeyleri ve histopatolojik tanı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanırken, MTV, TLG, tümör çapı, tümör lokalizasyonu ve tümör derecesi arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı değildi.

INTRODUCTION: HER-2 is a protooncogene encoded by ERBB2 on chromosome 17.18F-FDG PET/CT examination is frequently used for the detection of distant metastasis in gastric cancer imaging.Our aim in this study is to investigate the relationship between the data obtained in the 18F-FDG PET/CT examination and HER-2 expression status in gastric cancer patients.
METHODS: Our study included 115 patients diagnosed with gastric cancer between 2016 and 2020,and HER-2 immunohistochemical examination was performed, followed by 18F-FDG PET/CT examination for staging purposes.
RESULTS: According to HER-2 immunohistochemical examination in our study, 71 patients (61.7%) were negative and 44 patients (38.3%) were positive. The median SUVmax,SUVmean,MTV,TLG values of HER-2 positive patients were 9.95, 5, 30.44, 139.16, whereas HER-2 negative patients were 9.3,5.4,36.62 and 190.424 respectively (p>0.05).The median CA19-9 levels of HER-2 positive patients was 33.52, whereas those who were negative were 11.79 (p=0.016).The mean age was 69.3±9.35 in patients with distant metastases, while the mean age was 65.2±10.9 in those without distant metastases (p=0.042).Median SUVmax and SUVmean values in patients with distant metastases were 11.1 and 6.3, respectively, and 8.2 and 4.5 in those without distant metastases (p=0.002,p=0.001, respectively).The median CA 19-9 and CEA levels in patients with distant metastases were 31.34 and 9.20,respectively, whereas those without distant metastases were 11.55 and 2.26,respectively (p=0.011 and p=0.001,respectively).
DISCUSSION AND CONCLUSION: In our study,there was no statistically significant difference in terms of HER-2 status and presence of SUVmax,SUVmean,MTV,TLG,distant metastasis,presence of lymph node metastasis,age,gender,tumor diameter,tumor grade,tumor localization,and CEA levels in gastric cancer patients.A statistically significant difference was found between HER-2 status and CA19-9 levels. While there was a statistically significant relationship between distant metastases in the 18F-FDG PET/CT examination and SUVmax, SUVmean, age, CEA levels and histopathologic diagnosis;the relationship between distant metastasis in the 18F-FDG PET / CT scan, and MTV, TLG, tumor diameter, tumor localization and tumor grade was not statistically significant

GİRİŞ ve AMAÇ: Amacımız, 68Ga-Prostat Spesifik Membran Antijeni (PSMA) Pozitron Emisyon Tomografisi-Bilgisayarlı Tomografi'de (PET/BT) prostat bezinden elde edilen standart uptake değeri (SUV) ve yağsız vücut kütlesine göre düzeltilmiş SUV (SUL) parametrelerinin Gleason Grade (GG) grupları, D'Amico risk grupları, metastaz varlığı değerlendirmedeki ilişkilerinin araştırılmasıdır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Merkezimizde Şubat 2017-Ekim 2018 tarihleri arasında prostat adenokarsinomu tanısı ile evreleme amaçlı 68Ga-PSMA PET/BT görüntülemesi yapılan hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. Prostat bezinde görülen tümörden SUVmax, SUVpeak, SULmax, SULpeak, SUVmean ve SULmean değerleri elde edildi. GG grupları (≥3, <3), D'Amico risk grupları (düşük-orta/yüksek) arasında bu değerler arasındaki fark Mann Whitney U testi ile değerlendirildi. SUV ve SUL parametrelerinin eğri altındaki alan (AUC) değerleri karşılaştırıldı. Ayrıca karaciğer sağ lobundan SUVmean ve SULmean değerleri alınarak vücut ağırlığı ile korelasyonları değerlendirildi.
BULGULAR: GG grupları (≥3 ve <3) arasında ve D'Amico risk grupları (düşük-orta ve yüksek) arasında prostat SUVmax, SULmax, SUVpeak, SULpeak, SUVmean ve SULmean değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar izlendi. Bununla birlikte, herhangi bir SUV veya SUL parametresinin bu grupları ayırt etme gücünde diğerine kıyasla önemli bir fark elde edilemedi. Metastaz olan ve olmayan hasta gruplarında hiçbir SUV ve SUL parametresinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamadı. Ne karaciğer SUVmean değeri ne de SULmean değeri vücut ağırlığı ile ilişkili değildi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: 68Ga-PSMA PET'den elde edilen SUL değerlerinin SUV'a üstünlüğü çalışmamızda belirlenememiştir. 68Ga-PSMA PET'te SUV parametrelerinin kantitatif analiz için de kullanılabileceği düşünülmektedir.

INTRODUCTION: Our aim was to investigate the relationship between the standard uptake value body weight (SUV) and SUV corrected for lean body mass (SUL) parameters obtained from the prostate gland in 68Ga-Prostate Specific Membrane Antigen (PSMA) Positron Emission Tomography-Computerized Tomography (PET/CT) with Gleason Grade (GG) groups, D'Amico risk groups, presence of metastases.
METHODS: Patients who underwent 68Ga-PSMA PET/CT imaging for staging with prostate adenocarcinoma at our center between February 2017 and October 2018 were evaluated retrospectively. SUVmax, SUVpeak, SULmax, SULpeak, SUVmean and SULmean values were obtained from the tumor observed in the prostate gland. The difference in these values between GG groups (≥3, <3), D'Amico risk groups (low-moderate/high) was evaluated with the Mann Whitney U test. Area under curve (AUC) values of SUV and SUL parameters were compared. In addition, SUVmean and SULmean values were obtained from the liver right lobe and their correlation with body weight was evaluated.
RESULTS: There were statistically significant differences in prostate SUVmax, SULmax, SUVpeak, SULpeak, SUVmean and SULmean values between GG groups (≥3 and <3) and between D'Amico risk groups (low-moderate and high). However, there was no significant difference in the discriminative power of any SUV or SUL parameter compared to the other. There was no statistically significant difference in any SUV and SUL parameters in patient groups with and without metastasis. Neither liver SUVmean value nor SULmean value correlated with body weight.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The superiority of SUL values obtained from 68Ga-PSMA PET to SUV was not determined in our study. It is thought that SUV parameters can also be used for quantitative analysis in 68Ga-PSMA PET.

GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, meme kanserlerinde germline BRCA1-BRCA2 mutasyonlarının tahmini prognostik değerini, 18F-FDG PET/BT tetkikinden elde edilen ve prognostik bir faktör olduğu kabul edilen maksimum standardize tutulum değeri (SUVmax) ile karşılaştırarak araştırmaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Germline BRCA1 veya BRCA2 mutasyon profilleri olan ve 18F-FDG PET/BT taraması yapılan meme kanserli 92 hastanın retrospektif Germline BRCA1 veya BRCA2 mutasyon profilleri olan ve 18F-FDG PET/BT taraması yapılan meme kanserli 92 hastanın retrospektif olarak laboratuvar sonuçları karşılaştırıldı. Genotipleme NGS tekniği ile yapıldı ve PET/BT taramaları yeniden değerlendirilerek tüm hastaların histopatolojik, genetik sonuçları ve klinik demografik özellikleri not edildi. Hastalar germline BRCA1 ve / veya BRCA2 mutasyonlarının varlığına göre iki gruba ayrıldı ve gruplar arasında istatistiksel karşılaştırma yapıldı.
BULGULAR: BRCA pozitif meme kanseri hastalarının, primer evreleme için yapılan 18F-FDG PET/BT görüntülemesinde, SUVmax değerleri (p = 0,039), tümör boyutu (p = 0,025) ve aksiller nodal metastaz varlığı (p = 0,023) BRCA negatif meme kanseri hastalarından önemli ölçüde daha yüksek bulundu. Ki-67 değeri, BRCA pozitif grupta BRCA negatif gruba göre daha yüksek olmasına rağmen, bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p = 0,157). Ayrıca BRCA pozitif ve negatif gruplarında; SUVmax, Ki-67, tümör boyutu, grade ve evre değerlerinin birbirleriyle anlamlı korelasyon gösterdiği bulundu.

TARTIŞMA ve SONUÇ: Mevcut çalışma sonuçlarına göre, BRCA mutasyonları ile SUVmax değerleri arasında meme kanseri için kötü prognozu gösteren güçlü bir ilişki vardır.

INTRODUCTION: The primary aim of this study is to investigate the prognostic prediction of germline BRCA1-BRCA2 mutations by comparing with the maximum standardized uptake value (SUVmax) obtained from 18F-FDG PET/CT and which is considered to be a prognostic factor in breast cancers.
METHODS: Retrospective interdisciplinary laboratory results for 92 patients with breast cancer who had germline BRCA1 or BRCA2 mutation profiles and underwent 18F-FDG PET/CT scan were compared. Genotyping was made by NGS technique and PET/CT scans were re-evaluated and the histopathological, genetic results and clinical demographics of all patients were noted. The patients were divided into two groups in accordance with presence germline BRCA1 and/or BRCA2 mutations and statistical comparison was made between the groups.

RESULTS: In the PET/CT imaging performed the for primary staging of the BRCA positive breast cancer patients, SUVmax values (p=0.039), tumor size (p=0.025) and presence of axillary nodal metastases (p=0.023) were found to be significantly higher than the BRCA negative breast cancer patients. Although Ki-67 values were higher in BRCA positive group than BRCA negative group, this difference was not statistically significant (p=0.157). In addition in BRCA positive and negative groups it was found that SUVmax, Ki-67, tumor size, grade and stage values were significantly correlated with each other.


DISCUSSION AND CONCLUSION: According the current study results, there is a strong association between BRCA mutations and SUVmax values that indicates poor prognosis for breast cancer.

GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada Miyokard Perfüzyon Sintigrafisinin (MPS) kantitatif değerlendirilmesiyle koroner anjiyografi (KAG) yapılacak hastalarının seçiminde en önemli perfüzyon skorunun belirlenmesi amaçlandı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Aralık 2017-Ocak 2019 tarihleri arasında kliniğimizde MPS SPECT/BT görüntüleme uygulanan ve daha önce koroner arter hastalığı (KAH) tanısı bulunmayan ve MPS sonrası KAG yapılan hastalar çalışmaya dahil edildi. KAG sonucunda en az bir koroner damarda % 70 veya daha fazla darlık izlenen hastalar koroner arter darlığı (KAD) açısından pozitif kabul edildi. 80 hastanın atenüasyon düzeltilmemiş (NC) ve SPECT/CT ile atenüasyon düzeltilmiş (AC) görüntülerden elde edilen toplam stres skoru (SSS), toplam rest skoru (SDS), toplam perfüzyon bozukluğu (TPD) ve extent puanları Mann Whitney U testi ile değerlendirildi. P <0.05 değeri anlamlı kabul edildi. Receiver Operating Characteristics (ROC) analizi yapıldı.
BULGULAR: NC ve AC görüntülerinden elde edilen skorlar, ExtentRac ve TPDRac dışındaki tüm skorlar için iki grup arasında anlamlı fark görüldü. ROC eğrilerindeki en yüksek tanı değeri NC görüntülerinden elde edilen TPDS değeri olarak belirlendi [AUC: 0.880,% 95 CI, 0.807-0.952, p<0.001]. TPDS için ROC eğrisinden elde edilen kesim değeri 5.5 olarak bulundu.
TARTIŞMA ve SONUÇ: NC görüntülerden elde edilen skorların AC görüntülerden elde edilen skorlara göre daha fazla KAD’ı saptama gücü vardır. Daha önceden bilinen KAH olmayan ve MPS’de TPDS skoru 5'in üzerinde olan hastalar KAG’ye öncelikli olarak yönlendirilmelidir.

INTRODUCTION: This study was aimed to determine the most important perfusion score in the selection of patients for coronary angiography (CA) by quantitative evaluation of MPS.
METHODS: Patients who underwent MPS SPECT/CT imaging in our clinic between December 2017 and January 2019 and without the previously known coronary artery disease (CAD) and followed by CA were included in the study. CA was considered positive with a stenosis of 70% or more in at least one coronary vessel. The summed stress score (SSS), summed rest score (SRS), summed differential score (SDS), total perfusion deficit (TPD) and extent of the defect obtained from NC and AC images of 80 patients were evaluated with Mann Whitney U test. A p value of <0.05 was considered significant. Receiver Operating Characteristics (ROC) analysis was performed.
RESULTS: The scores obtained from the NC and AC images showed a significant difference between the two groups for all scores except extent and TPD scores at rest from AC images. The highest diagnostic value in the applied ROC curves was determined as the TPD score at stress (TPDS) obtained from NC images [AUC: 0.880,95% CI,0.807-0.952,p<0.001]. The cut off value obtained for the TPDS from the ROC curve was found to be 5.5.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The scores obtained from NC images have more power to detect CAD than the scores obtained from AC images. Patients who have no prior CAD history with TPDS score higher than 5 in MPS should be referred to CA with priority.

GİRİŞ ve AMAÇ: Baş boyun yassı hücreli karsinomunun (BBYHK) hücresellik, vaskülarite ve glukoz metabolizması gibi özellikleri birbirleri ile etkileşim içerisindedir. Bu çalışmanın amacı BBYHK hastalarında Difüzyon Ağırlıklı Görüntüleme (DAG), Dinamik Kontrastlı Manyetik Rezonans Görüntüleme (DK-MRG) ve Pozitron Emisyon Tomografisi/ Bilgisayarlı Tomografi (PET/BT) arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: BBYHK tanısı almış ve DAG, DK-MRG ve 18F-FDG PET/BT ile görüntüleme yapılmış 14 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. DK-MRG’den Ktrans, Kep, Ve; DAG’dan ADCmax, ADCmean and ADCmin ve 18F-FDG PET/BT’den SUVmax, SUVmean, MTV and TLG parametreleri elde edildi. Bu parametreler arasındaki ilişki Spearman korelasyon katsayısı kullanılarak değerlendirildi. Ayrıca bu parametreler tümör derecesi, T ve N evresine göre gruplandırılarak gruplar arasındaki ilişki Mann-Whitney U testi kullanılarak analiz edildi.
BULGULAR: İncelenen parametreler arasında değişen düzeylerde korelasyonlar gözlendi. ADCmean ve Ve arasında orta düzeyde pozitif korelasyon saptandı (p= 0.035; r= 0.566). Ktrans ile SUVmax’ın negatif korelasyon gösterdiği (p= 0.017; r= -0.626), iAUC ile SUVmax, SUVmean, TLG ve MTV arasında negatif yönde güçlü korelasyon olduğu gözlendi (p< 0.05, r≤ -0.700). MTV (% 40 x SUVmax eşik değer) T4 tümörlerde T1-3 tümörlere kıyasla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksekti (p= 0.020). Tümör derecesi ve N evresine göre yapılan gruplamada parametreler arasında anlamlı fark saptanmadı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Tümörün hücreselliği, vasküler permeabilite ve glukoz metabolizması farklı derecelerde anlamlı korelasyonlar gösterdi. Ayrıca, MTV değeri T4 tümörleri tahmin etmede faydalı olabilir.

INTRODUCTION: Properties of head and neck squamous cell carcinoma (HNSCC) such as cellularity, vascularity, and glucose metabolism interact with each other. Our aim was to investigate associations between diffusion-weighted imaging (DWI), dynamic contrast-enhanced magnetic resonance imaging (DCE-MRI), and positron emission tomography/ computed tomography (PET/CT) in patients with HNSCC.
METHODS: Fourteen patients diagnosed with HNSCC and investigated with DCE-MRI, DCE and 18F-FDG PET/CT were evaluated retrospectively. Ktrans, Kep, Ve, iAUC parameters from DCE-MRI; ADCmax, ADCmean, and ADCmin parameters from DWI and SUVmax, SUVmean, MTV, and TLG parameters from PET were obtained. Spearman’s correlation coefficient was used to analyze associations between these parameters. In addition, these parameters were grouped according to the grade of the tumor, T and N stages, and the difference between the groups was evaluated with the Mann-Whitney U test.
RESULTS: Correlations at varying degrees were observed in the parameters investigated. ADCmean moderately correlated with Ve (p= 0.035; r= 0.566). Ktrans inversely correlated with SUVmax (p= 0.017; r= -0.626). iAUC inversely correlated with SUVmax, SUVmean, TLG, and MTV (p <0.05, r≤ -0.700). MTV (40% threshold) was significantly higher in T4 tumors than in T1-3 tumors (p= 0.020). No significant difference was found in the grouping made according to tumor grade and N stage in terms of these parameters.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Tumor cellularity, vascular permeability, and glucose metabolism had significant correlations at different degrees. Furthermore, MTV may be useful in predicting T4 tumors.

Langerhans hücreli histiyositoz (LHH), genellikle çocukluk çağında görülen, Langerhans hücrelerinin çoğalmasıyla birlikte kemikler de dahil olmak üzere lokal veya sistemik tutulum ile seyreden nadir bir hastalıktır. Burada, soliter olup dört ay sonra yapılan kemik sintigrafisi ve SPECT/BT'de multifokal forma ilerlediği saptanan, biyopsi ile kanıtlanmış LHH tanılı pediatrik bir olgu sunulmaktadır. Bu olguda görülmektedir ki; lokalize kemik ağrısı şikayeti olan ve/veya fizik muayenede lokal hassasiyet ve şişme gibi bulguları olan hastalarda, ilgili alanın ek SPECT/BT görüntülerinin alınması ile tanısal doğrulukta iyileşme sağlamaktadır.

Langerhans' cell histiocytosis (LCH) is a rare disease seen in childhood, with proliferation of Langerhans' cells resulting in focal or systemic manifestations, including the bones. A paediatric case, with biopsy-proven localized form of LCH, who underwent progression from solitary to multifocal form detected on bone scintigraphy and SPECT/CT performed four months later is presented. Emphasizing on localized bone pain which is reported to be predictive of osseous LCH and clinical examination focusing on local tenderness and swelling will guide the nuclear physician to perform additional SPECT/CT with presumably an improvement of the diagnostic accuracy as demonstrated in our case.

18F- Sodium Fluoride (NaF) is primarily a skeletal imaging agent which can be localize in extraosseous calcified foci. We describe case of a 48-years-old man with bladder carcinoma referred for 18F-NaF PET-CT for completion staging. 18F-NaF PET-CT detected activity in a calcified soft tissue mass in the urinary bladder. Extra osseous 18F-NaF uptake is often encountered and occasionally these non-osseous findings may provide important diagnostic information. Recognition of extra osseous 18F-NaF activity has implications for accurate staging and management.

Several studies have been provided concerning the clinical outcomes of Radium-223 treatment in patients with metastatic castration-resistant prostate cancer (mCRPC). These patients may have an increased risk of hematologic comorbidities. To our knowledge, no data has yet been provided in literature about the potential bone marrow adverse effects of administering Radium-223 given in association with specific drugs used for hematologic conditions, such as polycythemia vera (PV).
We report the case of a mCRPC patient who received simultaneously Radium-223 treatment and hydroxyurea for PV, aiming to support clinicians to predict eventual adverse effects in these kinds of patients.

Koronavirus Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktıktan hemen sonra tüm Dünya’ya yayılmış alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan bir virüstür. COVID-19, Dünya genelinde birçok hastada asemptomatik hastalıktan respiratuar distres sendromuna (RSD) kadar geniş bir klinik spektrum oluşturmaktadır. Bu pandemi döneminde tüm klinisyenler COVID-19’un görüntüleme bulgularını bilmelidir. 18F-FDG PET/BT’de bilateral periferik konsolidasyon ve buzlu cam dansiteli alanlarda artmış FDG tutulumu COVID-19 hastalarında karakteristiktir. Biz bu vaka örneğinde sekel akciğer dokusu zemininde yeni gelişen karakteristik tomografi bulgusu olmadan akciğerde diffüz artmış FDG tutulumu ile tanı alan bir hastamızı sunduk.

Coronavirus disease (COVID-19) that causes infections in upper and lower respiratory tract had become pandemic shortly after first diagnosed in Wuhan/China. Many people affected with high mortality rates and even severe respiratory distress syndrome. In this period of pandemic, all physicians paid attention to the findings of COVID-19. Suggestive findings in 18F-FDG PET/CT were characterized as increased FDG uptake in bilateral peripheral consolidative areas and ground glass opacities. We aimed the show diffuse FDG uptake in PET images with indefinable lesions in computed tomography (CT) as a suspicious finding for early coronavirus disease.

Tru-cut biyopsi sonucu infiltratif meme karsinomu gelen bir kadına evreleme amacıyla 18F- Florodeoksiglukoz (FDG) pozitron emisyon tomografisi/bilgisayarlı tomografi (PET/BT) görüntüleme yapıldı. Sağ meme üst dış kadranda yer alan tümör, 18F-FDG PET/BT'de patolojik aktivite tutulumu göstermedi. Daha sonra hastaya 68Ga-Fibroblast aktivasyon protein spesifik inhibitör (FAPI)-04 PET/BT görüntüleme yapıldı ve primer tümör yoğun radyofarmasötik tutulumu gösterdi. Bu vaka 68Ga-FAPI PET/BT görüntülemenin meme kanserinde primer tümörleri tespit etmede 18F-FDG görüntülemeden üstün olabileceğini göstermiştir ve gelecekte meme kanseri evrelemesinde FDG'nin yerini FAPI’nin alabileceğini düşündürmektedir.

A female patient who received a diagnosis of infiltrative breast carcinoma with tru-cut biopsy underwent 18F-Fluorodeoxyglucose (FDG) Positron emission tomography/computed tomography (PET/CT) for staging. The tumor, which was located in the upper outer quadrant of the right breast, did not exhibit pathological uptake in 18F-FDG PET/CT. Later, 68Ga-Fibroblast activation protein-specific inhibitor (FAPI)-04 PET/CT imaging was performed and the primary tumor showed intense radiotracer accumulation. This case showed that 68Ga-FAPI PET/CT imaging may be superior to 18F-FDG imaging in detecting the primary tumor in breast cancer, suggesting that FAPI may replace FDG in breast cancer staging in the future.